31 Ocak 2007 Çarşamba

azimliyim...

Arkadaşlar, az önce, daha evvel kayydettiğim yazımı postalayabildim şükürler olsun!!! Şu anda bulunduğum internet cafe, mahşer yeri mübarek... Bugün içinde 3. gelişimdi ve her seferinde sıra olduğu için geri dönmüştüm...Ama artık yeter gâri!!! Ne bu ya!!! Azmin elinden birşey kurtulmaz ya, ben de azmettim, bekledim ve en sonunda altta okuyacağınız postumu atabildim :)))

...ama buraya kadar... bundan sonra, yani tatilimin sonuna kadar buraya gelmek istemiyorum. Çoluk-çocuk, kadın, herkes burada!!! kimi oyun oynuyor, kimi msn'de...sıra beklemek ise biraz geriyor :(


Döner dönmez, sizinleyim... Rejim (pardon diyet ;)) süper, bugün yürüyüş de yaptım... Başladım ya, artık gerisi gelir.


Sevgiyle kalın...

başladım!

(Aşağıda okuyacağınız yazı Salı günü yazılmış ama internet cafe’deki yoğunluk ve sıra yüzünden, postalanamamıştır.)

Merhaba,


Pazar günü program değişip de, çok erken bir saatte yola çıkmaya kalkınca, size söylediğimi gerçekleştiremedim (hani sabah tartılıp, kilomu size yazacak ve ondan sonra baaay diyecektim ya…). İnanın içim içimi yedi, söylediğim bir şeyi yapamayınca acayip huzursuz oluyorum. Tatilimizi geçireceğimiz yere varalı da iki gün oldu ama ben daha burnumu bile dışarı çıkaramadım. Az sonra dışarı çıkıp, bir araştırma yapacağım, bakalım buralarda internete nereden girebilirim diye… Sonra da – başarabilirsem- bu yazıp, flash belleğe attığım yazımı günlüğüme postalıycam..


Biliyor musunuz, bu garip aslında… Hayatımda hiç görmediğim ve muhtemelen de göremeyeceğim insanlara karşı bu sorumluluk duygusu beni heyecanlandırıyor. Eminim ki; dürüst olmayanlar da çoktur bu âlemde… Ama bu “mış gibi yapanlar”ın yanında, son derece içten olanlar da var ve benim burada olma sebebim de onlar zaten. O kadar içtenler ki yazılarında, aralarına katılmak arzumun önüne geçemedim… ve şimdi, çocukları evde bırakıp, koşa koşa internet cafeye gidip gelmek (daha önce de hiç gitmedim üstelik)
zorunda hissetmem de bu dürüst ve içten blogger arkadaşlar için…


Arkadaşlar, artık sadede geliyorum: Pazar sabahı, yola çıkmadan tartıldığımda, tam
98.1 kg. (yazıyla doksan sekiz nokta bir kilogram) geldim!!! Pazartesi itibariyle diyetim başlamış bulunmaktadır ama henüz spor ile müşerref olamadım…



Raporumu göndermeye, fırsat bulursam devam edeceğim… Şimdilik hepinize mutlu günler diliyorum…

27 Ocak 2007 Cumartesi

başlıyorum...

"Yarın Pazar...Büyük gün! Neden, çünkü arkasından Pazartesi geliyor ve ben rejiime başlıyorum..."

Eskiden bunlar benim klişelerimdi. Her Pazartesi rejime başlar, ortalama 3-4 gün veya 1 hafta sonra da, belli olmayan bir Pazartesiye kadar ara verirdim. Aaa, tabi bu arada, o Büyük(!) Pazar günleri de saat gece 12.00'ye kadar yiyebildiğim kadarını - hatta yiyebildiğimden de fazlasını- mideme indirirdim, sanki ertesi gün kıtlık günleri başlıyor gibi!!! (Ama laf aramızda, en başarılı rejim hikâyelerim, Pazartesi dışında başlangıç yaptığım zamanlarda gerçekleşmiştir:))


Yukarıdaki klişe cümlemi; son olmasını istediğim bir başlangıç için, bir kez daha söylüyorum. Yarın büyük gün...



Bu arada 15 gün müsaade istiyorum. Malum; karnelerimizi aldık... Çocuklar ile uzaklarda olacağız ama gideceğimiz yer, benim için mükemmel bir başlangıç yeri...Yarın sabah tartılacağım ve çıkmadan -bir aksilik olmazsa- buraya yazacağım. Yapacağım şok diyet falan değil.Uzun bir zaman başarıyla uyguladığım (ama yine uzuun zamandır bünyemin tersini tercih ettiği!!!) dengeli beslenme kurallarını uygulayacağım o kadar...Bir de tabii, bol bol yürüyeceğim..


Şimdilik hoşçakalın...

haydi kızlar diyete


Farkındasınız değil mi??? Aslında diyet blogu olarak başladım ben ama henüz diyetle ilgili kişisel hiçbir şey yok blogumda!!! Çünkü, ben giremiyorum bu moda bir türlü..

Büyük büyük konuştum, “bitmiştir, olmuştur, tamamdır” falan da dedim, çok inanıyorum gibi.Aslında inanıyordum da…Ama n’oluyor bilmiyorum..Tartıya çıkmak bile istemiyorum. Blogları dolaştım, özellikle beni müthiş motive edenler var, onları okudum, yorumlar bıraktım..Ama yok, yok, yok…Şimdi okullar da tatile girdi,çocuklar evde, onlara yapacağım pastaları, börekleri, çörekleri ben nasıl yemeden duracağım??? Ben başaramıyorum ki, ucundan tadına bak, bırak..”Ya hep, ya hiç!!!” Ya pişmanlıktan kıvranana kadar (bu ara pişmanlık bile duymuyorum ya :(() yiyeceğim, ya da ölümüne yemeyeceğim.. O yüzdendir ki; bu vücut 103 de görmüştür, 65 de!!!


“Diyet yok, bari spor yap, bak ticker öööyle duruyor” diyorum kendime, hayır; o da yok!!!” İlk hafta ne güzel başlamıştım aslında, ama o seyahat her şeyi batırdı. Peki ama ben hep izole bir hayat mı süreceğim, öğrenmem lazım artık kendimi frenlemeyi.Aslında öğrendiğimi de sanıyordum, ama beynim bütün kepenklerini kapattı yine!!!


2.Diyet Günleri başlamış galiba, katılabilir miyim???

22 Ocak 2007 Pazartesi

iyi haftalar


Herkese yeniden merhaba.


"Sizden mola istiyorum!" bile diyemeden,habersiz bir şekilde ortadan kaybolduğum için özür dilerim. Aniden ortaya çıkan; hem ziyaret, hem ticaret durumları söz konusuydu :)) Çok bunaldığım bir zamanda, öyle iyi geldi ki...Bugün yarım bırakıp gittiğim işleri toparlamakla meşgulüm, yarından itibaren tekrar buradayım..


Bu arada, yokluğumda yorum bırakan arkadaşlara da teşekkürler..


Sevgilerimle

10 Ocak 2007 Çarşamba

haftayı ortaladık

Herkese günaydınnnnnn!!! Dün benim biraz dipte olduğum bir gündü..Akşam eve geldiğimde canım annem, bana bu yazıyı göstererek biraz olsun gülümsememi sağladı.(Bu ara çok yoğun olduğum için, sağolsun annecim bizde kalıyor).
Çok güzel bir gün olsun diye, ben de güne bu yazıyla başlayalım istedim...




İlişki var, aşk yok



"ÖLDÜREN Cazibe."



"Yasak Aşk."



"Dilim Dilim Tehlike."



"Bin Yılın 'Nimet'i nasıl 'Düşman' oldu?"



"Canavar Un Çuvalında!"



"Cevizine Aldanma!"



"Ekmeğim Beyaz Talihim Kara"



"Dost Kılığında Düşman"



"Kim Korkmaz Hain Undan?"



"Yasaklandıkça Çıldırdı!"



Yukarıdakilerin her biri ekmeğin son yıllardaki durumudur.


"Ekmek neydi?" diye hafızasını yoklayanlar çıkacaktır içinizden. O kadar yok oldu hayatımızdan.



Beyaz Türklerin hayatından söz ediyorum elbet. Ve de beyaz ekmekten.



Bu da hayatın ironisi olmalı... Kendi beyaz, ekmeği kara Türkler!



Yalnız hakikaten yasaklandıkça adeta çıldırdı ekmek. Buna "Fırıncılar mücadelesever çıktı" da diyebiliriz. Diyetisyenler "Bir ince dilim kepekli" dedikçe bunlar otuz iki çeşit ekmek daha sürdüler piyasaya.



Hani tersine hiçbir şey yemeyip sırf ekmek yiyesi geliyor insanın. Nefsimiz hiç bu kadar çetin bir sınavdan geçmemişti.



Kimseyi takmayıp "Ben yerim abi" diyenlerin bile işi zorlaştı. "İki ekmek bir süt" deyip çıkamaz oldular. Tamam, ekmek ama hangi ekmek?



* * *



Fakat neyse ki bu diyet işi de misal sıkıyönetim yasağı gibi zaman içerisinde gevşeyen bir şey.



Birkaç sene önce "bir ince dilim kepekli"nin dışındakileri söz olarak bile ağzımıza alamazken, iyi halimizden midir nedir artık, "Arada beyaz ekmek de yemek lazım" diyen diyetisyenler var. Sonra kepeğin yanına tam çavdar, tam buğday falan geldi alternatif olarak. Gerçi kepek ekmeği bunların yanında baklava tadında, ayrı.



Şimdi diyeceksiniz ki "Memleketin derdi ekmek midir?"



Memleketin değil ama Beyaz Türklerin derdi ekmektir.



Daha doğrusu ekmeksizliktir!



Zaten yapılan araştırmalarda da fakirin zenginden daha mutlu olduğu çıkıyor habire. Fakat sebebini kimse araştırmıyor.



Ben tahmin ediyorum ama. Hatta eminim.



Doya doya ekmek yiyememektir sebep.



Durmadan bayramların, dostlukların, aşkların etrafında dönülüyor.



Oysa esas bozulan şey ekmekle ilişkimizdir. Mesela, kaç dilim yediğinizi saymadan kalktığınız oluyor mu hiç sofradan?



Kuru fasulyeyi en son ne zaman suyuna ekmek batıra batıra yediniz?



Menemeni şöyle ekmeğin kabuğuyla sıyırdınız?



Çıtır çıtır yarım ekmeğin içine istediğiniz şeyleri doldurup ısıra ısıra ne zaman yediniz en son?



Taze ekmekle tahin pekmezin tadını da unutmuşsunuzdur.



Beyaz ekmekten bahsediyorum elbet.



Tam buğday ekmeğiyle tadı olmuyor bunların. Doymasına doyuyoruz ama bir şey eksik kalıyor. Hani ilişki var da aşk yok... Onun gibi bir şey.



Ekmekler doygun, lakin biz değiliz.



Nasıl gülsün bu yüzler?


Pakize SUDA psuda@hurriyet.com.tr

9 Ocak 2007 Salı

yorgunum dostlar...


Öncelikle; teknik bir problemden dolayı, benim için çok değerli olan yorumlarınız gecikmeli olarak yerlerini almıştır. Bu gecikme için özür dilerim sizlerden...


Dün; eşim seyahatten döndü, gece 00.00'a kadar ödev teslim etmem gerekiyordu (yüksek lisans) ve üstelik evde de bir hafta sürecek bir tadilat sebebiyle ustalar çalışmaya başladı... İşe de gitmedim ve evde koşturdum durdum, bir kaç arkadaşın blogunu ziyaret ettim... Ödevi bitirir bitirmez de, çıktım yürüyüş bandının üzerine ve hiç bir post yazamadan, sadece smiley'imi gönderdim size.



Bugün ise daha farklı yoğunlukta bir gündü, saat 23.30 oldu, hâlâ işim bitmedi ama artık yapmıycam, bırakıyorum! Yürüyüş bandıyla randevum var...

hareket zamanı

SmileyCentral.com

söz verildi mi, yerine getirmek lâzım...

8 Ocak 2007 Pazartesi

start verdim...


Bugüne bir yıldız koydum. Hem bugüne, hem de hedeflerime vurgu olsun diye... Çok mu uzak sizce, yok yok aslında bakın ne yakın, bir uzansam..."



"Aslında hedeflerim için büyük gün 1 Ocak 2007 olmalıydı. Ama olamadı... Her zamanki gibi bir sürü çeldirici çıktı karşıma ve ben de buna izin verdim. 2 Ocak, 4 Ocak derken 1 hafta bitti bile...



Geldik 8 Ocak 2007'ye... Neden bu tarih? Çünkü bugün pazartesi, çünkü artık (2 gündür) benim de bir blogum ve karşımda sorumlu olduğum insanlar var, çünkü daha fazla erteleme lüksüm yok!!!İşte bu yüzden, büyük gün bugün!!!



Ben hiçbir zaman manken olacak bir vücuda sahip olmadım, bunu da istemedim zaten. Ama giydiğimin yakışmasını hep istedim. 2007'deki hedefimin başında ise "sağlıklı olmak" geliyor... 2006'nın sonlarında yaşadığım kayıplar, bunun önemini tekrar tekrar çaktı beynime. Hatta sigarayı bile bıraktım. Ne güzel, di mi??? Bir de şu sporu, günlük egzersizleri hayatımın rutinleri arasına almayı becerebilsem. Onun için de alta egzersiz skalası yerleştirdim en önce... Yapmazsam egzersizlerimi, bu blogu ziyaret edenlerden utaniim diye!!! Ve tabii bir de, sağlıklı ve dengeli beslenme olacak hayatımda ve tabii tüm ailemin hayatında da... Bunları başarabilirim ben, inanıyorum!"



Güne merhaba yazısı olsun diye, fırsat bulmuşken yazdığım bu satırların devamı azzz sonraaa...



Herkese iyi bir hafta dileğiyle...

7 Ocak 2007 Pazar

iyi pazarlar


Herkese iyi pazarlar,


Ben başıma geleceği biliyordum aslında!! Blog açmak bişi değil ama beni her zamanki gibi detaylar ve kararsızlıklarım yordu!!!(Ben misafir ağırlayacağım zaman da; ne hazırlanmaktan, ne de hizmetten asla gocunmam ama ah! o ikram menüsünü hazırlamak yok mu!!!Renk,tat,doku uyumlarından sunumdaki detaylara kadar pek çok şey bir kaç gün önceden elimde kağıt-kalemle tespit edilir,yazılır,çizilir tarafımdan!! Ve o saat gelip de her şey tıkır tıkır işleyene kadar da gerginimdir biraz ;), ama sonrasında hoş iltifatlar geldikçe de değmeyin keyfime :))

Aynı şekilde şimdi de "O template iyi", "yok bu daha güzel", "peki hangi resim??", "diğeri..hayır öbürü.." derken, (gören de büyük bir derginin editörüyüm ve ilk sayının basılmasının heyecanını yaşıyorum sanacak) "off" oldum...


Herneyse şu anki halet-i ruhiyeme uygun renklerle başlayalım bakalım, ben hafifledikçe template'lerim ve renklerim de cıvıl olacak inşallah..


Yalnız arkadaşlar, bu iş ciddi terapiymiş ama aynı zamanda da ciddi mesai istiyor. Yazmaktan değil, diğer arkadaşları okumaktan bahsediyorum. Şöyle bir dolaşmak, bazılarına yorum yazmak derken, saat nasıl geçiyor anlaşılmıyor. Ben de şimdi sizi pazar pazar çok tutmamak için, kısa kesiyorum. Pazartesi için de şimdiden randevu istiyorum, görüşelim olur mu???

Sevdiğimiz, sevdiklerimiz yanımızdaysa, ne kadar zengin olduğumuzu bir kez daha duyumsayacağımız bir gün...Kıymetini bilelim...

6 Ocak 2007 Cumartesi

işin sırrı dengede...

Herkese merhaba, Sonunda ben de geldim. Çok direndim, ama artık buradayım. Amerika'yı yeniden keşfetmek değil niyetim. Yani "işin sırrı dengede..." gibi beylik laflarla ahkâm kesmek değil. Zaten kelin ilacı olsa başına sürermiş, di mi??? Aslında merhemin formülünü de biliyoruz da, nedense sürmekte, uygulamakta problem yaşıyoruz. İşte bütün bu blogların var olma ve benim de sizlere katılma sebebim bu; "destek"... Bu kısa merhabanın ardından, bir sonraki seferde sizinle benim hikâyemi paylaşacağım. Aslında size de hiç yabancı gelmeyecek olan bu hikâyemde, ben bu sene finali yazmak istiyorum... 2007 bunun için önemli, umarım hepimiz için hayırlı bir yıl olur ve bize önce sağlık getirir... Sevgiyle kalın...