30 Haziran 2009 Salı

dersimi aldım yine...

Bu gün işe gitmedim. Evdeyim. Keyif yapmak istiyorum ama bir sürü yarım iş beni bekliyor. Offf!!! Hiç iş yapmak gelmiyor içimden... Çünkü bedenim burada ama aklım başka yerde..

Ne zamandır süregiden ve beni olduğu kadar başka birçok insanı da olumsuz etkileyen "kangren" bugün çözülecek... Ya çözülecek, ya çözülecek...

Şu ana kadar iyi yönetilmiş bir krizdi.. Umarım sonuçlarından da herkes en az hasarla kurtulur..

Bu olaydan öğrendiklerim aslında yeni şeyler değil, pek çok kişinin pratik olarak olamasa da teorik olarak bildiği şeyler... Ben sadece bir kez daha koyu kırmızı kalemle üstünden geçmiş oldum:

  1. İnsanlar ve olaylara gerektiğinden fazla değer verilmemeli, önem yüklenmemeli...
  2. "Kurumlar kalıcı, insanlar gidicidir... "Bunu paylaşmayan insanlar, her zaman için sorun üretirler, unutulmamalı...
  3. Tehlike tesbit edildiği noktada, gerekli müdahale yapılmalı...
  4. Oluruna bırakılan durumların ileride "çığ" olarak karşımıza çıkacağı unutulmamalı...
  5. "Bu yaptığım senin için" söylemi tehlikelidir; hem söyleyen, hem söylenen kişi için...
  6. Bir iş yerinde aynı aileden sadece 1 kişi çalışmalı...
  7. "ben" dilini fazla kullananlara karşı tedbirli yaklaşılmalı...
  8. Duyguların işe katılmasının ölçüsünde çok dikkatli olunmalı...
  9. Tüm çalışanlara eşit yakınlıkta ve eşit uzaklıkta olunmalı...
  10. İnsanların çiğ süt emdiği, ego ve hırsları için, tüm emeklerinizi tehlikeye atabilme potansiyeline sahip oldukları unutulmamalı...

Dersimi aldım yine...

Kullanacak yeni krizler çıkmaması dileğim...

26 Haziran 2009 Cuma

ah midem!

Geçen hafta perşembe günü detoksa başladım.. Aslında güzel gitti çünkü pek et yiyemiyorum artık..

Ama cumartesi midem, pazar ise başım çok kötüydü. Ardından pazartesi, salı da midemin ağrısı devam etti. Bu şikayetlerim beslenme düzenimden değil, son dönemdeki iş stresimden kaynaklanıyor. Bir kez daha anladım ki; keyfim yerindeyse, taş yesem midem 'bana mısın' demiyor... Ama stresli bir durum söz konusu ise, su içerken yakarak geçiyor maalesef...

Çarşamba 5 günlük detoksun ardından, normal beslenme düzenine geçtim. Tartılmıyorum. Her ayın 4'ünü belirlemiştim "tartı günü" olarak... Kıyafetlerim ve tepkiler asıl ölçütüm..

Spor konusunda kendime vadettiklerimi 2 gündür kısmen yerine getirebiliyorum.. Yüzme, denizin müsaade etmemesi sebebiyle gerçekleşemedi :(( Sabah 6.30'da kalkıp yürüyüşe çıkıyorum 2 sabahtır ki, bu beni müthiş mutlu ediyor.. Hem kendime verdiğim sözü tutmanın hafifliği, hem spor yapmanın verdiği hafiflik ile çok iyi hisediyorum..

Beslenme olarak katı kurallarım yok. Aslında işin başından beri (ilk haftaki detoksu saymıyorum), son derece esnek bir program yürüttüm. Mehtap'ın listelerini ve daha önceki diyetisyenimle yürüttüğüm programdaki listeleri -ki birbiriyle örtüşüyorlar- baz aldım..
  • Diyet değil sağlıklı beslenme vardı..
  • Listeler değil bilinç vardı..
  • Kısıtlamalar değil kontrol vardı..
  • Ya hep ya hiç değil kalınan yerden devam vardı..

Kendimi başarısız bulduğum, gerçekleştirebilseydim,bulunduğum noktadan beni daha iyi yerlere taşıyacak hususlar da yok değil... Mesela ara öğünü bazen yedim, bazen değil ara öğün, ana öğünü yemeye fırsat bulamadım... Su içmede başarısız oldum... Spor da yukarıda bahsettiğim gibi, kendimi yetersiz gördüğüm alan... Bunların önümüzdeki dönem düzelmesine özen göstereceğim..

Şimdilik geçen haftaya dönük kısa raporum bu şekilde...

Her şey çok güzel olacak...

18 Haziran 2009 Perşembe

detoks günleri...

Mehtap'ın programında merakla beklediğim haftadayım nihayet:
6. Hafta

Der ki Mehtap:


"Bu hafta cok ozel bir hafta.. Vucudumuzda bir cesit temizlik yapacagiz.. Sabahlari gozlerimiz sis olarak uyanmayacagiz, kendimizi daha enerjik, daha hafif ve zinde hissedecegiz..

Hazir misiniz?

5 gun yani persembe, cuma, cumartesi, pazar ve pazartesi gunleri diyetimizden hayvansal proteinleri cikartiyoruz.. Buna yogurt, sut ve peynir de dahil.. Beyaz unu ve beyaz undan yapilmis herseyi de unutuyoruz bu 5 gun.. Kahvenin yanina bile yaklasmiyoruz.. Metabolizma cayina da ara veriyoruz..

Bu haftanin icecegi ihlamur olsun, yesil cay olsun, ya da siz karar verin..

Bu o kadar sihirli ve yararli bir haftadir ki, zayifladiktan sonra da zaman zaman akliniza gelecek ve tekrarlayacaksiniz inanin bana..


Kahvalti

1 dilim kepekli, tam tahilli, cavdar vs ekmek (75 kilonun uzerinde olanlar 1,5 dilim yiyebilirler)
6 zeytin
1 tatli kasigi bal
Domates, salatalik, roka, kirmizi, yesil biber
veya
meyve suyu + 4 kasik musli + 1 meyve (tercihen yesil elma veya 10 adet cilek)


Birinci Ara ogun

1 meyve + 5-6 badem veya 3 ceviz

Ikinci Ara ogun

1 meyve + 2 kepekli biskuvi


Oglen yemegi

1 dilim kepekli, tam tahilli, cavdar vs. ekmek
veya
4 kasik esmer princten yapilmis pilav veya makarna
8 yemek kasigi etsiz sebze yemegi (ispanak, lahana, kereviz, pirasa, broccoli, yesil fasulye vs)
5 gunde 2 kez etsiz kuru fasulye veya nohut yenebilir ama 6 yemek kasigi yenecek, 7 degil. 8 hic degil..
1 kucuk boy havuc + 1 kucuk boy patates + 1 adet kirmizi biber haslamasi
veya
1 havuc + kirmizi pancar + roka salatasi (uzerine 1 tatli kasigi susam veya 1 tatli kasigi dolmalik fistik kavurun)
Veya
Yesil salata


Ara ogun

1 meyve + 3 ceviz
Veya
Kucuk bir kulah meyveli dondurma* (meyveli demek sutlu, cikolatali, karamelli vs olmayan demektir, anlamazliga gelmeyin)
*bu secenek 5 gunde en fazla 2 kez kullanilacak
Veya
Oglen yemeginde yenmediyse 1 kucuk boy haslanmis patates



Aksam Yemegi

1 kase corba (domates, mercimek, sogan corbasi vs)
6 kasik sebze yemegi
1 dilim kepekli, tam tahilli, cavdar vs.ekmek
Veya
ekmek yerine 4 kasik esmer princten yapilmis pilav veya makarna


Fiziksel aktivite ile desteklenmeyen butun diyetlerde kilo kaybi beklenenden yavas olur, unutmayin.. Hareket edin.. Merdiven inip cikin, dans edin, yuruyus yapin, kaldirima inip cikin yururken..Ne yapip edin, hareket edin.. Metabolizmaniz hizlansin..

Su icmeyi unutmayin..

Ara ogunleri atlamayin..

Bu cok degerli bir haftadir.. Lutfen kendinize bahaneler yaratip, kacamak yapmayin..."

......

Görüldüğü gibi içinde bulunduğumuz mevsim itibariyle de, son derece kolay uygulanabilecek bir program... Detaylar ve sorulan sorular ile yanıtları için blogu ziyaret edin. Sadece Mehtap'ı okumak değil, bloga yorum yazan herkesten birşeyler öğrenmek de ayrı keyif... Diyebilirim ki; yorumları sonuna kadar ve atlamadan okuduğum tek blog "mevsimlerden roma"...

Hiçbir karşılık beklemeden bilgilerini paylaşan, bununla yetinmeyip tek tek sorulara yanıt vererek, motivasyonu diri tutmaya çalışan değerli bilim insanı MEHTAP'a sonsuz teşekkürler...


17 Haziran 2009 Çarşamba

yaz şimdi başladı...

Yaz demek benim için "göç" demek...

Bu sene de okulların kapanmasıyla göç başladı... Aslında herşey önceden organize edilmiş, gerekli tadilat, temizlik işleri bitirilmişti... Sadece mutfak ve birkaç parça giyim eşyası toparlayıp, yazlığa geçiverecektik ama her sene bu yanılgıyı yaşıyorum işte! Hiç de öyle bir çırpıda oluveremiyor!

Çok yorucuydu ama şükür büyük kısmı bitti.. Kalan birkaç detayı da bu sabah 5.30'da kalkıp, halledip, işimin başına geldim :))

Her sene yaz başı ve yaz sonu yaşadığımız bir diğer sıkıntı da, "internetin nakli"... Bir süreliğine bağlantımız olmayacak yine... Şu internet ne kadar da hayatımızın olmazsa olmazı duruma gelmiş!!!


Nasılım? Çok iyiyim...

  • Öncelikle, günnnlerdir davul hissetmeme sebep addeddiğim nedenler nihayet ortadan kalkmakta ve bunun için mutluyum.. Her nedense, kendimi bu dönemin bitişine endekslemişim!!! Var mı bir mantığı, yok! ama öyle işte! "Bu dönem bitince şişkinliğim geçecek, şişkinliğim geçince giydiklerimin içinde daha rahat edeceğim, rahat hissedince de diyetime full motivasyon devam edeceğim..." gibi bir ruh durumu içindeydim...
  • Okullar kapandı ki bu da kendimi endekslediğim II. zaman periodu! Şimdi herşey daha kontrol altında...
  • Beslenmede tam düzen...
  • Hareket imkânları sonuna kadar kullanılacak: sabah yüzme (ki yaklaşık bir aydır devam ettiğim masaj programının sekteye uğramaması için bunu özellikle önerdiler), akşamları da yürüyüş olmalı, olacak!
  • ve kişisel gelişim ile ilgili her türlü dondurulmuş projeye yeniden merhaba!

Herşey çook güzel olacak...

12 Haziran 2009 Cuma

şımardım...

Gerçekten, bunun adı "şımarmak" sanırım...

"Kendimi kontrol edebilirim" özgüveni iyi hoş da fazlası bende şımarıklığa, bir diğer deyişle kontrolsüzlüğe sebep oldu..

Neyse ki, bu sefer çabuk uyandım ve kendimi rehabilitasyona aldım!

Şu anda işler -zihinsel olarak- yolunda tekrar..

Bir kez daha farkına vardım ki, dizginleri bir an olsun bırakmaya gelmiyor.. Bırakmamak ama ayarını da iyi yapmak.. Ne çok sıkmak, ne de gevşek tutmak..

10 Haziran 2009 Çarşamba

hafta ortası...

İyiyim, herşey yolunda..

Sadece okulların kapanmasına sayılı kalan günler sebebiyle, çok yoğun zamanlar geçiriyoruz şu sıralar...

Abartılı olmayan ama kendimi iyi hissetmemi sağlayan "minicik ve masum" kaçamaklarım oluyor ama ben kendimi hiç de suçlu hissetmiyorummm...

Bir de haftaya yapacağım 5 günlük detoks benim şu şişkinliğime çözüm olacak diye ümitliyim.. Salata, su, hareket... ı-ıh..çözüm olamıyor :((

Sevgiyle..

8 Haziran 2009 Pazartesi

koruyabilmek...

Bugün tembellik günüm... Kendime izin verdim :))

Dışarısı çok sıcak ama benim odam püfür püfür esiyor..

Yaseminli yeşil çay yaptım, birazdan öğle yemeğimi yiyeceğim: 1/2 dilim çavdar ekmeği+keçi peyniri+domates, salatalık.. Evde olsam maydanoz, roka,tere de eklerdim ama dışarıda zor oluyor yemek sonrası diş bakımı.. Öğleden sonra da 1 veya 2 adet kepekli üzümlü kurabiyem var.. Mutluyum..

Dedim ya, bugün izin günüm.. Ben de ne zamandır bakamadığım blogları ziyaret edeyim, kimler nerelerde bakayım dedim.. Özellikle de diyet bloglarına.. Uzun ve detaylı yazmak istemiyorum ama "bu işi bitirenler!" olarak eskiden takip ettiğim bazı bloggerları tekrar okuyunca; şaşırdım, üzüldüm... Çünkü her bir gramın nasıl verildiğini, tartıda eksilen rakamların yarattığı acayip çoşkuyu en iyi biz biliriz.. Birbirimizin halinden de en iyi biz anlarız.. Bunun için "vah"landım

Vardığım ve kesinlikle bir kez daha emin olduğum sonuç şudur ki:

"diyet yapmak hiçbirşey, diyetin kalıcı olmasını sağlamak herşey..."

Keşke herkese tek tek ulaşma şansımız olsa, "hadi tekrar beraber başaralım" desek... Oluşan sinerji herkesi çepeçevre kuşatsa, bu abuk konuyla ilgili daha fazla mutsuz olunmasa...
Bir zamanlar yolu bir şekilde bu konu ile kesişen herkes "gönlündeki" gibi hafiflese...

Tüm bunları diliyorum ama vakit saat gelmeden de ne yaparsak yapalım, başarılı olunamıyor.. bunu da çoook iyi biliyorum..

Kolaylıklar ve sabırlar, tüm bu yolculuktakilere...

yolumdayım...

Dün yediklerime baktım da benim klasik tablomu gördüm yine...

Sabah normal başlayıp, gün içinde de normal seyreden ama akşam ve gece birden ivme kazanan beslenme grafiğim...

Ben bunu hep yaptım ve hâlâ da yapıyorum işte: Geç saatte yemek!

Mesela öğlen yoğurt yemişim, sonrasında ayran içmişim... Şimdi baktığımda süt grubu hakkımı kullanmışım ama olmaz, yetmez! Bir de üstüne süt tatlısı... Kesmedi, üstüne dondurma!!! Bari birinden birini bırak ertesi akşama değil mi? Yok, o anda beyin onu yeme ve bitirmeye konsantre olduğu için şu anki mantıklı içses devre dışı!!!

Bir diğer konu ise "hepsini ye, bitir" öğretisi...

Aslında yediğim lahmacunun hamuru çok çok inceydi ve süper yağsızdı.. Yani kalori olarak asla dert etmiyorum. Takıldığım miktarı: 1 yetmezdi ama 2 de çok geldi ve şiştim.. "Aman, tabağında bırakma, kısmetini bitir, arkandan ağlar!" var ya yıllarca öğretilen ve şimdi de bizim çocuklarımıza öğrettiğimiz... İşte beslenmedeki temel yanlışlarımdan benim.. Kendi tabağındakileri bitir, olmadı çocuklarınkini sil süpür, yetmedi tencerenin dibinde kalanları sıyır... Çöpe gitmesin ama kalçana, bacaklarına, göbeğine gitsin!!!

Neyse, işte yazmanın güzellikleri... Oku, ders al, bir daha tekrarlama...

Mehtap'ın programında 4. haftam bitti... Ondan bir hafta önce de detoks yaptığım için, benim sağlıklı beslenme düzenine geçişimde:

1+4= 5 bitti, 6. haftaya girdimm :))

Süre&süreklilik açısından, süper ötesi..

Programa riayet, çok iyi..

Hareketlilik&spor, vs.. oldukça iyi..

Moral&motivasyon harika..

Kısacası benim cephede herşey yolunda... Son birkaç gündür hissettiğim şişkinlik, halsizlik bile motivasyonuma olumsuz etki yapamadı. Yolumdayım ve güvenle ilerliyorum... Tartıyı yine kaldırdım, 4 temmuza kadar da tartılmayı düşünmüyorum...

Dilerim tüm diğer sınıf arkadaşlarım için de aynı güzellikler geçerlidir..

Sevgiyle

7 Haziran 2009 Pazar

4. hafta biterken...

Pazar raporu:

  • Saat: 08.30
    Her zamanki gibi "normal ve sağlıklı bir kahvaltı",
  • Saat: 11.00
    Çok küçük bir kase kiraz,
  • Saat: 13.00
    200ml. yoğurt,
  • Saat: 17.30
    2 lahmacun+1 bardak ayran,
  • Saat: 21.00
    Ev yapımı sütlü tatlı üstüne 2-3 çorba kaşığı kadar dondurma,
  • Yeşil Çay,
  • Aralarda mümkün olduğunca su,
  • Bahçede "fiziksel efor" gerektiren çalışmalar sebebiyle extra spor yapılmadı..
  • Şişkinlik ve halsizlik devam ediyor..

    Keyifli ve verimli bir hafta olsun...

6 Haziran 2009 Cumartesi

duraklama...

Pazartesi, salı, çarşamba sağlıklı beslenme programıma riayet ederek geçti.. Pazartesi ve çarşamba 1 saat 15 dakika yürüdüm, salı da bu kadar sürelik masaj aldım.. Perşembe günü "sağlıklı yaşama merhaba" deyişimin 'aydönümü'ydü ve çizelgem için -mehtap'ın tavsiye etmemesine rağmen-sabah tartıldım:

Sonuç: 98.3 kg. yani 900 gr. almışım...

Hmmm...

Şaşırmadım, üzülmedim, en önemlisi de panik olmadım çünkü kendimden ve yaptığım programdan emindim..

Olası sebepleri düşündüm:


1. Vücut direnç göstermeye başlamış olabilirdi..

2. Mâlum dönem sebebiyle olabilirdi
ki bu şık bana daha akılcı geldi.. Çünkü 2-3 gündür enerjimde bariz bir düşme hissediyorum. Bitkinliğimin yanında şişkinlik de çok rahatsız ediyor..


Perşembe yürüyüş+bisiklet, cuma masaj ile metabolizmamı hızlandırmaya gayret ettim.. Bugün de yine az da olsa hareket etmeye çalıştım ama dediğim gibi halsizliğim geçmediği için pek tempolu olamadı..

Beslenme seçeneklerimi yine sağlıklı olanlardan kullanıyorum ama şu şişkinlik sebebiyle "acıkmadan yiyiyorum" duygusu beni rahatsız ediyor :((

Bir de özellikle altını çizmek istediğim bir nokta var ki, başarılı bir diyetin olmazsa olmazı: bağırsakların düzenli çalışması.. Bu konu kilo vermede ve sonrasında anahtar öneme sahip.. İstediğiniz kadar önerilen besinleri yiyin, hareket edin.. Tembellik sorunu kronikleşmişse, işler epey yavaşlıyor maalesef :(( İlk 4 hafta sıkıntı olmamasına rağmen, bu hafta problemliydi... Yarın sabahtan itibaren

"Bir büyük bardak ılık su+1-2 çorba kaşığı elma sirkesi+ 1 tatlı kaşığı bal"

uygulamasına geçiyorum tekrar... Dilerseniz elma sirkesi yerine limon kullanabilirisiniz..
O zaman; sabahları limonlu ballı ılık su, akşamları elma sirkeli ılık su kürünü yapabilirsiniz..

Midem kötü olmasına rağmen, ben rahatça kullandım tüm kış elma sirkesini ama rahatsızlığı olanlar önce doktorlarına danışmalı yine de...

Sağlık ve sevgiyle kalın..

"sağlığımve değişimlerim" sonraki yazıya kaldı..

4 Haziran 2009 Perşembe

nasıl geçti...

Öğretmenimizin koyduğu kurallar vardı ki uymak ya da uymamak sonucunda etkilenen sadece sizin olacağınız...

Ben bu sınıfa kaydolduğumda tüm kurallara, listelere harfiyen uyamayacağımı biliyordum -aile düzeni, iş hayatı, vs...- ama elimden geleni yapmak için söz verdim kendime, öğretmenime, sınıfıma...

Eğer listeyi tam olarak uygulayabilseydim, eminim ki tartıdaki rakam çok daha memnun edici olacaktı. Ben bundan mahrum kaldım ama öyle çok diyet yaptım, öyle çok başladım ve bozdum ki, yine başlamak ve bir süre sonra kendimi suçlar bulmamak adına “iç sesim”e güvendim ve ne derse öyle davrandım. Çünkü biliyordum ki bu sefer o da çok istekliydi ve asla beni yanıltacak fısıldamalarda bulunmayacaktı...

Yanılmadım... Başlangıçtan beri Mehtap’ın Listelerinin rehberliğinde ve en önemlisi de müthiş motivasyonuyla “sağlığıma tekrar kavuşmak için” yürüdüm... Bu yürüyüşte yanımda, kulağımda, aklımda olan diğer yol arkadaşlarım mı?


  • Önce motivasyon geldiği için, Öğretmenim ve Sınıfım,
  • Sonra öğretileriyle Doktorum Candan Hanım,
  • Son zamanlarda farkındalığımı arttırmama vesile olan Ahmet Maranki,
  • 2006’da beraber 14 kilo verdiğimiz, ilk onunla tanıştığım “ara öğün, besin değiştirme” kavramlarıyla sağlıklı ve dengeli beslenmeyi öğrendiğim ama “unuttuğum(!)” için yine başlangıca döndüğüm diyetisyenim Güzin Hn.,
  • Etrafımda güzel sözleriyle beni kamçılayan eş, dost, arkadaş, hatta sadece bir ‘merhaba’m olan insanlar...


Ah! Sanki çok kilo vermişim gibi, çok abarttım gibi geliyor kulağa... Ama demek ki diyorum “dışarıdan bakıldığında verdiğim fotoğraf öyle feciimiş ki, bu kadarcık bir değişme bile böyle kocaman reaksiyonlara sebep olabiliyor...” Ama görüntü kadar önemli diğer konu - ve hatta daha da önemlisi- verdiğim enerjinin çok daha pozitif olması... Çünkü mutluyum ve bunu yansıtıyorum...


...ve itiraflar:

  • Listelere harfiyen uyamadım: Zamansızlıktan ara/ana öğün atlama veya ağır yasaklı olmayan ama liste dışı yiyeceklerden “kontrollü” yeme şeklinde gerçekleşti bu itaatsizlikler.. Ama hiçbir zaman tepeleme bir tabak veya “battı balık” hesabı olmadı..
    Bloguma ilk yazdığım yazımın başlığıişin sırrı dengedeiken,
    hayatımdaki diğer tüm dengeleri hep korumaya çalışmışken,
    (dengeyi bulmaya çalışırken dengesizlikler yapabilen tüm teraziler gibi) “yemek” konusunda hep dengesiz gittim.
    Bu konuda şimdiye kadar “Ya Hep Ya Hiç” yaşadım. Nihayet hayatımdaki bu milad ile “işin sırrı dengede” sözde değil artık...
  • İlk 3 hafta spor yapmadım: Detoks programımda aynı zamanda bel fıtığım için de tedavi olmaya başladım, fizik tedavi gördüm ve o hafta 4 gün masaj aldım, esneme ve belli kaslara yönelik güçlendirme çalışmaları yaptım düzenli olarak.. Sonrasında spor yapamadım bel fıtığı tedavim yeni bittiği için zorlamamak adına.. ama düzenli olarak haftada 2 gün masaj aldım.. Bugünden itibaren masajın yanında düzenli spor da giriyor tekrar hayatıma; yürüyüş, bisiklet, yer hareketleri, vs..
  • Su 2-2,5 litre içemedim: Evet, belki 2-2,5 lt. içmedim ama 5-6 bardak içtim, bunun yanında bol yeşil çay, ilk zamanlar bol metabolizma çayı içtim (son hafta fırsat bulamadım, hazırlayamadım)...
  • Besin değişikliklerini düzenli yapamadım: Hocamızın öngördüğü özellikle ekmek, kahvaltı değişikliklerinde başarısız oldum..
  • Başardıklarım: Ara öğünde meyveyi yalnız yemedim... Asla abartmadım... Yeşil Çorba'yı 3. haftanın son 3 akşamı içtim, çok sevdim, sonraki günlerde 1 öğün için ve yanında tahıl veya yoğurt ile tüketiyorum...

Yarın "sağlığım ve değişimlerim"den söz etmek istiyorum...


Sevgilerimle

3 Haziran 2009 Çarşamba

son durum raporu

01 Haziran 2009:

Mehtap’ın Sınıfı'nda 3. haftam bitti ve sabah tartıldım.. Kaybettiğim ağırlık; hissettiğim hafifliğin, mutluluğun, özgüvenin yanında "hafif" kalıyor aslında..


özetlersem:


*"Sağlıklı ve Zinde Olma"ya karar veriş ve
bağımsız bir detoks programına başlama:

04 Mayıs >> kilo: 104

*Mehtap'ın Programı'na başlama:


11 Mayıs > kilo: 100.7


*Mehtap'ın Programı 3. Hafta Sonu:


01 Haziran > kilo: 97.4




...ve güzellikler:


* 100 psikolojik sınır geçildi..

* 52 bedenden 48 bedene geçildi..

* tüm bunlar olurken enerji ve motivasyonda beni yolumdan döndürecek bir azalma olmadı..

* herkesten gelen ve gittikçe çoğalan olumlu tepkiler, güzel sözler..

*”kontrol bende”nin verdiği müthiş haz..

* 46-52 beden arasında bir koleksiyona sahip gardroptaki etiketleri dahi çıkartılmamış giysileri gördükçe eskiden olma “sıfır moral” durumunun tersine dönmüş olması...

* vs..vs..


Daha yolun başındayım, biliyorum.. Sadece kilo vermek değil bu sefer derdim ya, bu yüzden acelem yok çünkü sağlıklı beslendiğim zaman zaten hamallığını yaptığım kilolar da gidecek..

Benim için önemli olan başlayabilmek, bu psikolojide 3-4 haftayı geçirmekti ve bu gerçekleşti.. Çok mutluyum! Darısı tüm dileyenlere...


Yarın itiraflar...


Sevgilerimle

2 Haziran 2009 Salı

yeniden öğrenciyim...

Öğrenci olmayı çok seviyorum, bunu da hep söylüyorum. İnsan öğrendiği sürece, kendini yeniden yeniden donattığı sürece diri kalır, biliyorsunuz..

Şimdiki öğrenciliğim ise biraz daha farklı: hayatı yeniden öğreniyorum.. Biraz tuhaf oldu ifade galiba ama gerçek bu.. 40'ımdan sonra; doğru bildiğim yanlışlar, yanlış bildiğim doğrular ve doğru bildiğim ama yanaşmadığım doğrular üzerine master yapıyorum bu sefer.. Çok geniş ve felsefi yönleri de çok derin aslında ama burada paylaşacağımız kısım "Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur" sözünden hareketle, "sağlığımız"..

2007 senesi sağlık anlamında benim için pek parlak geçmedi. Zaten varolan sağlık problemlerime eklenen başka birçok duygusal etken, iyice dip yaşattı bana.. Böyle durumlarda içinde benim de olduğum "obez insanlar" ne yapar? Evet, bildiniz: çareyi yemekte arar.. Ben de öyle yaptım.. Yedim, pişman oldum.. Pişmanlıktan yeniden yedim, yine üzüldüm.. Yedim üzüldüm, yemedim gerildim..

Aşağıya Mehtap'a -ki kim olduğunu bilmeyen kaldıysa birazdan anlatacağım- yazdığım yorumu alıntıladım.. Bu olayı bir insan her gün yaşar ve çözüm üretmez mi? Her gün her gün aynı fikr-i sabit kafada olup, eyleme geçmez mi? Ben geçememiştim ve yemekten ve sinirden patlamak üzereydim:

Her akşam yatarken suçlulukla yatağa girmek ve "bugün de olmadı ama inşallah yarın başlıyorum" masalıyla, huzursuzca ama çook kararlı(!) uyumak... Sabah olduğunda gece kendinize verdiğiniz bilmem kaç bininci sözün dayanılmaz ağırlığı ve moral çöküntüsü içinde bazen daha o "dakika:1-gol:1" durumuyla kahvaltıda veya sonrasında sabah kahvesinde veya tüm gün dayanıp akşam yemeğinden sonra içilen çayın yanında ikram edilen tatlı, pasta, kuruyemişler karşısında "n'apayım.. bugün çok yoruldum, tek keyfim bu, aman yarın başlarım" ile ŞUURSUZCA silip süpürdükten sonra kendine gelmek ve kalakalmak... Bu kısırdöngü içinde yıllar ve yıllar kalmanın ıstırabını, yaşamayan bilemez.. Bu -kendi adıma söylüyorum- bir bağımlılık! Resmen tedavi edilmesi gereken bir hastalık! Her bağımlılık tedavisinde olduğu gibi önce kişinin kendi istek ve kararlılığı, sonrasında doğru tedavi gerekliydi kurtuluş için..
Bu arada sağlıklı ve dengeli beslenme adına devamlı okuyorum, teoride 10 numarayım :)) İş pratiğe, daha doğrusu uzmanların fazlası zarar dediği şeylerden kaçınmaya geldiğinde "0" :((


2007'den bu yana neler oldu hayatımda:
  • İstikrarlı (!) kilo artışım devam etti
  • Kilo aldıkça "nasıl veririm" diye araştırmalarım da devam etti..
  • 2 seanslık diyetisyen maceram oldu ki aynı diyetisyenle daha evvel 14 kilo vermiştim..
  • Motivasyon amaçlı CD'ler, kitaplar aldım..
  • İnternetten "kilo verme" içerikli subliminal mesaj içeren müzikler indirdim, dinledim..
  • Daha evvelki yıllarda denediğim "şok diyetler"i sokmadım hayatıma, daha doğrusu yapamadım, istemedim..
  • 3 günlük Amerikan Kalp vakfı Diyeti'ni denedim 2-3 kez.. Hiçbirinde tam yapamadım..
  • Bir türlü başlayamadım, başlayamadım, başlayamadım...
  • 2009 ile beraber yine "yeni bir insan" olma umuduyla zayıflamaya karar verdim! ama o kadar! bir türlü o pazartesi gelemedi!!!
  • Yine bir gün internette gezerken "Kozmik Beden Temizliği" denen birşey okudum.. İlginç geldi.. Mart ayında evimde yaptım..
  • Bu arada midemde ülser+reflü, troid nodüllerim, ayaklarımda&bacaklarımda problemler, devamlı başağrılarım sebebiyle ilaçlar kullanıyordum.. Doktorum kesinlikle kilo vermemi söyledi..
  • Sağlıklı beslenmeye, bol sebze ve meyve yemeye&yedirmeye çalışıyorum.. ekmeğimi kendim organik tam buğday unundan yapıyorum.. yoğurdumu kendim mayalıyorum, lorumu kendim yapıyorum.. ama bunun yanında günde 3-4 kez çay demliyor, dibini görene kadar içiyorum: yanında ise Allah ne verdiyse... Akşamları yemekten sonra siyah çay+tatlı+kuruyemiş+meyve+vs.. ise değişmez ritüellerimiz.. gece yatış 01.00-02.00.. Gündüzleri işte bilgisayar başında, geceleri ise TV karşısında veya yine bilgisayar başında, o koltuktan bu sandalyeye tarzında bir yaşam...


Ne zaman kadar?

04 mayıs 2009 tarihinde katıldığım "Beden Temizliği" programına kadar..

Bununla ilgili detayları daha sonra paylaşacağım ama öncesinde Nisan sonlarında "tesadüf olmadığını bildiğim" bir buluşmadan söz etmek istiyorum:

2007 yılında Diyet Kardeşliği sitesindeki DKZ grubuna katılmıştım. Bakayım eskilerden kimler var diye gezinirken, burada tanıdığım tubikkoyu ziyaret ettim.. Bu ziyaret beni mehtap ile buluşturdu.. Daldım yazdıklarına... Bir sınıf oluşturulmuş, zayıflamak isteyenlerin öğrenciler olduğu... Kayıtların son günü imiş.. Saate baktım: 23:58.. Nasıl kayıt oldum, nasıl kabul edildim, bilmiyorum.. Ama bildiğim, o sınıfın öğrencisi olmanın beni müthiş tetiklediği...

Kısacası 04 Mayıs 2009 tarihindeki "Detoks Kampı"yla başladığım ve bu sefer "kilo verme" değil "sağlığa kavuşma" odaklı yolculuğum, şu anda Mehtap'ın öğrencisi olarak devam ediyor..

Bir ay henüz dolmadı bile ama herşey çok güzel.. Kendimi son derece enerjik, mutlu ve sağlıklı hissediyorum.. Raporum yarın..

Sevgiyle...

1 Haziran 2009 Pazartesi

gidip de dönebilmek...

Ne kadar uzun oldu bu ayrılık.. 

En son 2007'nin kasımında yazmışım, sonra da ortadan kaybolmuşum.. 

Öncelikle yoğun tempo, sonra o yoğunlukta gittikçe bozulan yemek düzeni, geri gelen üstüne üstlük fazlasıyla geri gelen kilolar... Eee, ne yazacağım ki!?!? 

Bu blogun varoluş nedeni ve misyonu"kilolarımla mücadele"de yol arkadaşım olması idi.. Mücadele yok, arkadaş yok! Ne zamana kadar? 04 Mayıs 2009'a kadar... 

Gittim ve geri geldim arkadaşlar.. Geri gelebildim.

Mutluyum, huzurluyum ve gittikçe hafifliyorum: Ben "SAĞLIKLI YAŞAM"ı seçtim arkadaşlar.. 

Kendim için, ailem için.. 

Herşeyi yazacağım, bu bir ön selamlama... 

Hepinize merhaba... 

Sevgilerimle...