26 Ekim 2009 Pazartesi

2 ileri 1 geri...

Mayıs ayında yaptığım detoksun bir benzerine başladım cumartesi günü..

Sebze ağırlıklı besleniyorum.
Hayvansal gıda yok, tahıl grubu da yok...
Siyah çay, kahve, konsantre ve gazlı içecekler de yasak..
Bol yeşil çay, içinde her türlü bitki ve aromatik ot olan bitki çayları serbest..
İkindi gibi badem, kayısı, siyah kuru üzüm, fındık (hepsinden 1-2'şer adet, o kadar)..
Sabah 1 bardak ılık su+ 1 tatlı kaşığı bal+ 2 çorba kaşığı elma sirkesi..
Dün akşam 1 bardak taze sıkılmış nar ve mandalina suyu içtim..

Çarşamba günü bir iş gezisine çıkmam gerektiği için, toplam 5 günü uygulayabileceğim bu programı.. Zaten fazla uzatmak da iyi değil.. Amacım biraz disipline olabilmek, sonrasında bayramdan önceki halet-i ruhiye ile yoluma devam edebilmek..

Dün akşam Mehtap'ın blogunda, Nükhet'in harika hikâyesini okudum. 6 ayda 25 kilo, dile kolay.. İnanmak, azmetmek ve sonuçta da murada ermek.. Gerçekten çok çarpıcı! Feyz alabilene ne mutlu!

Alınmazsa ne mi olur? Benim gibi 2 ileri 1 geri, gidilip gelinir.. Daha kötüsü hep geri.. Allah korusun!

21 Ekim 2009 Çarşamba

"zaman sadece birazcık zaman"

Az önce öğle yemeğinden geldim:

Yayla Çorba, Patlıcan Musakka...

Yedim!

Ne yayla çorbadaki pirincin, ne de musakkadaki patlıcanların yağda kızartılmış olmasının beni germesine izin vermeden... Ekmek almadım, makarna almadım... Muhallebiyi de yanıma aldım, öğleden sonraki çay saatimde ara öğün yapacağım... Sabahki ara öğünümde ise 1 adet yeşil elma vardı...

Kahvaltım klasik peynir+domates,vs.. türündeydi..

Akşam yemeğinin de böyle "dengeli" olacağından hiiç şüphem yok, kesinlikle!

Zaten gündüzleri asla kaçamak olmuyor. Her şey çoğunlukla dengeli ve sağlıklı... Geçen gün öğle yemeğinde hep "zararlılar" vardı, ben de sadece bir çorba içtim... Arkadaşım soruyor "sen gerçekten doydun mu şimdi?" diye... "Evet" dedim... "Midem çok dolu ve şiş ama beynim aç!"... Gülüştük... Anladı mı bilmiyorum ama beynin aç olması esas tehlikeyi oluşturuyor aslında... Gözün döndüğü zamanlar beyin açlığının tavan yaptığı zamanlara denk gelmekte genelde...

Dedim ya benim açımdan gündüz hiç sıkıntı yok!

Amaa...

Gel gör ki akşam yemek sonrası "çay faslı" beni bitiriyor yine...

Bu aralar ben yine buna teslimim... Bazen az zaiyat bazen fecaatt!!!

Bu faslı bıraktığımda veya "kararınca ve sağlıklı tercihlere yöneldiğimde", biliyorum ki ibre yine "-"ye doğru gidecek..

Biliyorum ama "bu ara" uygulayamıyorum...

Teşbihte hata olmaz ama ateş çemberinin* tam orta yerinde gibiyim... Çember gittikçe daralıyor ve biliyorum eğer kendimi atamazsam dışarı, yanacağım! Yine mutsuz, yine huzursuzum bu yüzden...

Bu nedenle, önce ruhumun sonra bedenimin bir arınmaya ihtiyacı var...

Anladım ki beni yine "RUH ve BEDEN TEMİZLİĞİ" paklayacak...

...

*"... ya dışındasındır çemberin ya da içinde yer alacaksın... kendin içindeyken kafan dışındaysa çaresi yok kardeşim... her akşam böyle içip kederlenip mutsuz olacaksın... meyhane masalarında kahrolacaksın... şiirlerle şarkılarla kendini avutacaksın... ya dışındasındır çemberin, ya da içinde yer alacaksın..."

19 Ekim 2009 Pazartesi

başlıksız

"...ben o duvarlara çarpa çarpa nasır tuttum,
ağlaya ağlaya yosun tuttum..."

Epeydir yazamadım koşturmalardan, şimdi müsait olunca bakayım dedim en son ne yazmışım ve son cümleyi okuyunca da, dilime geliveren bu şarkı oldu işte:

"...ben o duvarlara çarpa çarpa nasır tuttum,
ağlaya ağlaya yosun tuttum..."


42 yaşta bir kez daha net anladığım nokta şu ki: benim kontrolsüz yeme nedenlerimin başında "stres" geliyor!

Eğer çok yoğun bir tempo içinde isem, üstüne üstlük bir de stres, gerginlik, hafif veya yüksek depresyon halleri içindeysem, birine çok kızgın veya kırgınsam kendimi yemeye veriyorum ve ne yediğime, ne kadar yediğime aldırmadan... Aklım başıma geldiğinde, midem çoktan çöplüğe dönmüş oluyor ve bu sefer de pişmanlıktan, kendime kızgınlıktan yiyiyorum. Bu bir kısır döngü halini aldığında ise iş işten çoktan geçmiş oluyor maalesef...

Neyse ki bu sefer aklımı başıma getirecek biri/birileri var yanımda:

"...sevgili Terazi, devam.. 80’lere geldiginizde iki ay duracagiz, ve sonra tekrar son hiz baslayacagiz.. vaz gecmek, durmak yok.. almayin cikolata filan.. bunlar cok hassas aylardir, hemen geri gelir kilolar.. yenilmeyin lutfen.. lutfen.."

Ne yapıyorum ben?

O kriz dönemlerinde bu soruyu sorsam da kendime, duymamazlıktan gelirdim, geçiştirirdim... Üzerinde durmaz, düşünmezdim... Ama Mehtap'ın -onca iş-güç arasında ve hiçbir karşılık beklemeden- zaman ayırıp da tek tek postlara yanıt vermesinden ve yukarıdaki cevabından çok etkilendim: "... yenilmeyin lutfen.. lutfen.."

yenilmek istemiyorum,

yenilmeyeceğim...

duraklama dönemidir, geçecek...

5 Ekim 2009 Pazartesi

mazeret yok!

Dün tartılma günümdü ve beklediğim gibi aylardan beri ilk defa +2!

Olsun! Hayat ne zaman ve kime her zaman dümdüz, engebesiz olmuş ki.. İniş çıkışlar, sert virajlar, taşlı çakıllı yollar veya dümdüz asfaltlar.. Hepsi bize.. Mühim olan, duraklamalarla da olsa, yola devam etmek..

Yazacak bir çok şey var ama vakit???

Az..

Yazabildiğim, yetiştirebildiğim kadarıyla:

  • Perşembe süperdi. Teşekkür ederim beni şımartan tümm sevdiklerime.. Yemek konusunda çizme çok aşılmadı aslında.. Ama "kuraldışı"lar vardı gün içinde..
  • Bir de programda özellikle akşam uyulması gereken "karbonhidratsızlık" kuralı safdışı oldu!
  • Cuma günü de Perşembe buluşamadıklarımızla programımız olduğundan, o gün de kenarından kıyıısından bir ihlal söz konusuydu :(
  • Cumartesi sabahı kendimize gelindi, "rüzgar gibi geçen 2 günün " muhasebesi yapıldı..
  • Cumartesi günü, bu sefer de ZAMANSIZLIKTAN ve KOŞUŞTURMADAN programa uyulamadı ve akşama kadar neredeyse "aç" dolaşıldı! Akşam acısı çıkarıldı!
  • Pazar günü tartılınıp da +2 görüldüğünde, "soğukkanlılık" korunur gibi yapılsa da, "ne olacak bu benim halim" sendromu başladı. Arkasından gelen tuhaf ruh halinde; önce "birşey yememe" modu, sonra "yarın pazartesi, tekrar başlayacaksın, bugün serbest gün olsun!" modu arasında gidip gelindi...
  • Kısacası "I. TATİL BİTTİ PROGRAMI" başarısızlıkla sona ermiş oldu!

***********************

  • Bu sabah normale dönmüş vaziyette, sabah müslili kahvaltı yapıldı..
  • Az önce de elma ve cevizli ara öğün yendi..
  • Öğle yemeğinde çorba, salata; 2.ara öğünde evde hazırlanan mini kepekli ekmek+b.peynirli tost var..
  • Akşam ise salata ve ekmeksiz köfte olacak...

************************************************************

Duvara çarpmak işte bazen böyle iyi geliyor!!!