12 Ocak 2010 Salı

spor 2

Düzenli spor yapmak adına "ne yapsam, ne yapsam.." diye düşünürken, başka bloglarda da adını duyduğum " 'twist&shape' alırsam, ben bu işi çözerim, portatif olduğu için istediğim yerde, tv'nin karşısında da kullanabilirim, yer de işgâl etmez" diye düşündüm, araştırmalara başladım.

Klasik modelin yanında daha yeni bir versiyon buldum "hepsiburada.com"da, üstelik de indirimli...





Terddütler de geçirsem (kalite-güvenlik-kullanışlılık,vb), sonunda siparişimi verdim.

Ürün geldi. Şok!

  • Montaj problem,

  • Kalite problem,

  • Kullanışlılık problem,

  • Yer kaplaması problem...

Ürün montaj kitapçığında (görsellik ve çevirinin fecaatliği ayrı şenlik!) diyor ki:

"şu adet, şu ebat, şu nitelik vida çıkacak"

Sayıyorum:

Bir çeşitten 2 adet fazla, bir çeşitten 1 adet eksik vida var pakette...

Hepsiburada'yı nereden bulup da soracağım!


İthalatçı firmayı arıyorum, anlatıyorum durumu. Cevap:


"Efendim, maalesef kitap yanıltabiliyor! Bahsi geçen tüm vidalar montajda gerekmiyor. Ama isterseniz o tek eksik olan vidayı kargo ile göndeririz."


O kadar kibar ve yardımseverler ki, "yok diyorum, zahmet etmeyin... ben bir montaja başlayayım, yetmezse evden birşeyler uydururum.. teşekkürler"


Montaja başlıyorum. Gerçekten de, vidalardan artanlar oluyor. "15 dakikada montaj yapılabilir" yazısına rağmen benim 1 saatten fazla zamanımı alıyor.


Tam bitiyor, bakıyorum, bir bölümün vidalaması ters olmuş!


8 vidayı/somunu, zahmetle söküyorum. Öyle de iyi sıkmışım ki, zor oluyor biraz sökmem ama neyse, doğru montajı yapma ve bitirip spor yapma aşkıyla hallediyorum. Yarım saatten fazla sürüyor bu fasıl da...


Bitiyor. Spor vakti... Başlıyorum pedalların üstünde inip çıkmaya, yaylanmaya... Ama bir tuhaf, ortadaki tutunma yeri (o kadar sıkmama rağmen) hareket ettikçe gevşiyor sanki ve düşecekmişim hissi... "Abartma, süper işte" diyorum, kendime kızıyorum beğenmediğim için...


Sonra çocuklar deniyor... Bir iki hareket yapan iniyor aşağıya, "hiç beğenmediklerini" söylüyorlar... "Düşecekmişiz gibi..." diyorlar. Sadece 11 yaşındakinin hoşuna gidiyor. Tüy siklet olduğu için, sorun yaşamıyor sanırım...


Odalarına gittiklerinde bir daha deniyorum, ortadaki kollar iyice gevşemiş sanki.


O anda "iade" etmeye karar veriyorum. Geldiği gibi gidecek, hemen!


Hepsiburada.com'a bir form doldurup gönderiyorum. Cevap geliyor ertesi gün, kabul edilmiş iade istemim.


Tekrar o vidaları, somunları zar zor gevşetip söküyorum. Orjinali gibi paketliyorum, bantlıyorum, kargo firmasına binbir eziyetle ulaştırıyorum, orada "paketi açıp kontrol etmeliyiz içini" dediklerinde yıkılyorum ama belli etmiyorum (neyse ki üstten bakıp, hemen kapatıyorlar, kutu karışmıyor!) ve nihayet koliyi geri gönderiyorum...


BİR DAHA DA GÖRMEDİĞİM BİR ŞEYİ ALMAMAYA (HELE DE DEMONTE İSE) ÇOK YÜKSEK BİR İNANÇLA KARAR VERİYORUM!!!


Dahası da var: Bir kaç gün sonra kargo firmasından gelen "kargonuz yolda" sms'i ile başlayan bir yanlış anlamalar zincirinin, tesadüfen alakasız bir yerden çözülmesi ama bu süreçte yaşanan yaptığım telefon görüşmeleri, gergin ve heyecan dolu bekleyişler, vs... Detaylı anlatmayayım çünkü benim bile tekrar hatırladıkça midem kasılıyor!

SONUÇ:


hepsiburada.com sorgusuz sualsiz iademi kabul etti, kredi kartı ile taksitli aldığım ürünümün bedeli, hesabıma yatırıldı. Maddi bir kayıp söz konusu değil amaaaa;


ÇİN MALI ürünün yaptığı ÇİN İŞKENCESİni asla unutmayacağım!

11 Ocak 2010 Pazartesi

... ve 4. hafta

Cumartesi 3. haftayı bitirdik.

Son 2 gün biraz kaçamaklarım oldu ve "regl haftamın da içinde olmam sebebiyle" diye düşündüğüm nedenlerden, kilom yarım kg. artmış! Yani "3 haftada 3,5 kg." olarak düşünülürse, ben çok mutluyum...

Mutluyum, listeye harfiyen olmasa da "en üst düzeyde dikkatle" uyduğum için...

Mutluyum, spor olayında son zamanlarda olmadığım kadar istikrarlı gittiğim için...

Mutluyum, sağlığım ve moralim süper ötesi olduğu için...

Diğerlerini saymıyorum, uzamasın diye. Ama gerçekten iyi gidiyor her şey "maşallah!"

Şu anda tek düşündüğüm hafta sonu başlayacak olan gezimiz.

Bunun için de mutluyum ama diyetim açısından endişelenmiyor da değilim. Çünkü Mehtap ile çıktığım yolda 6. haftayı doldurmadan, listeyi bırakmak istemiyordum. Özellikle 6. haftaki detoks önemli olacaktı.

Fakat şu durumda; 4. hafta sona erdiğinde,
  • 5. ve 6. hafta listelerini bir kenara bırakacağım,
  • bir dönem sevgili diyetisyenim Güzin Hanım'ın bana öğrettiği ve Mehtap'ın da son yazısında değindiği, "kalori hesabı ve öğün seçimleri/değişim listeleri" konusuna dikkat edeceğim,
  • bunun yanında hareket fırsatlarını iyi değerlendireceğim,
  • ve tatili "hasarsız" tamamlayıp döneceğim

kısmet olursa...

6 Ocak 2010 Çarşamba

anket

Pino dünkü yazısında bir anketten bahsediyordu:

Serious Blogger, doktora çalışmasını "blog" konusu üzerine yapıyormuş ve bu konu ile ilgili bir anket hazırlamış. Siz de destek vermek isterseniz, sayfayı ziyaret edin derim.

5 Ocak 2010 Salı

spor 1

Sporla barıştım son zamanlarda...

Dün gece saat 01.30, ben "leslie sansone" ile yürüyorum.

Şimdi de vakit gece yarısına geliyor. Uykum var ama sporumu yapmadan uyumak yok!

"Yazacağım" dediğim için 2 satır da olsa, sözümü yerine getireyim, devamını sonra getirmeye çalışacağım... Mesela "kim bu leslie?", bilen biliyordur zaten ama benim 10 gündür neredeyse kesintisiz spor yapmamın mimarlarından kendisi... Detaylar, bir sonraki yazıda...

* * *

Bu arada annem yarın aşure yapacağını söyledi.

Yememeli miyim? Dayanmalı mıyım?

Peşin peşin söyleyeyim, yiyeceğim!

Ama küçük bir kase ve ara öğün olarak yiyecek, ana öğünümü de ona göre dengeleyeceğim.

Senede 1 gün, hem de annemin aşuresi...
yenir be kardeş!

4 Ocak 2010 Pazartesi

randevum var...

Bu sabah çok önemli bir randevum vardı.

Önce büyük oğlumu okuluna uğurladım, sonra 40 dakika sabah yürüyüşümü yaptım. Yürüyüşün son 5-6 dakikasına hafif tempo koşu ekledim dünden itibaren... 40' sonunda alarm çaldığında indim koşu bandından ve diğer çocuklarımı uyandırma çalışmalarına başladım :)

1. deneme:
"çocuklaar, saat 7buçuk, günaaayddınnnn..."
2.deneme:
" okul vaktiiii, çocuklaaarr... kahvaltı hazır..."
3.deneme:
"kalk artık sabah oldu, her taraf sesle doldu... uykunun da keyfi kaçtı, okul vakti yaklaştı..."

çocuklar:
"Ya, anne 5 dakika daha, lüütfenn..."

anne:
"peki, alarm çalınca kalkıyorsunuz... bir daha gelmiyorum!"

Sonra alarmlı saati onlara, onları alarmlı saate emanet edip, rendevuma yetişmek üzere odama geçtim...

Fazla hazırlığa gerek yok aslında... Her ayın 4'ünün sabahı yaptığım gibi, tartıyla buluştum.

Gözlerimi kapattım... İçimden bir rakam söyledim, "bu olmuşumdur" diye...

Yavaşça gözlerimi açtım, evet, "o olmuşum!"...

94,0

İndim, tekrar çıktım:

94,0 kg.

Demek ki neymiş?

İstenince oluyormuş! Üstelik şu son 3 günlük kaçamaklara rağmen! Üstelik hiper-hipo-hiper ekseninde dolanan troid geçmişime, nodüllerime rağmen! Üstelik reflü, ülser hikâyelerime rağmen! İstenince oluyormuş...

Şu anda Mehtap'ın programını uyguladığım için ve bu programa göre, 3. haftanın sonunda bir tartılma planlandığından, cumartesi günü tekrar tartılacağım... Sonrasında yine tartılar rafa!

Çok güzel gidiyor her şey ve daha da güzel olacak inşallah!

Darısı tüm isteyenlere...


hamiş: yandaki "nereden nereye" köşesine bakınca; 4 aralık için 95,8 rakamı görülmekte... ama en son 18 aralıkta tartılmışım ve o gün gördüğüm rakam 98! yani o günden bu güne -4kg.'lık bir kayıp var. 15 günde -4 kg. çok gibi gelebilir ilk bakışta ama 2 husus var altını çizmem gereken:
1. son alınan kilolar, henüz yer yapmadığından hızlı bir şekilde verilir...
2. verecek kilonuz ne kadar fazlaysa, başlangıçta o kadar hızlı yol alırsınız...
bu iki husus da benim durumumla süper örtüşmekte...

3 Ocak 2010 Pazar

devam...

Nerede kalmıştım?

Diyet konuşmaya kaldığımız yerden devam... Ne zamana kadar? İstediğimiz sonuçları görene, o sonuçlar hayatımda zigzag değil de sabit modda olana kadar...

* * *

Geçen hafta yaklaşık beş gün spor yaptım. Yılbaşı ve ertesi akşam ara verdikten sonra dün akşam ve bu sabah yine devam etti yürüyüşler ve aerobik... Bu konuyla ilgili detaylı yazmam lazım. Mesela salı günü olabilir. Daha önce yazacağımı söylediğim :Şu spor aletiyle ilgili de düşüncelerimi yazacağım ki, insanlar matah bir şey sanıp almasın!

* * *

Yılbaşı akşamına kadar diyet "süper" devam etti.

("kadar derken? yoksa???")

Yani evet, ama hem de hayır!

Nasıl oluyor bu?

  • Perşembe tüm gün tam diyet modu (hatta min. karbonhidrat), perşembe akşamı her şeyden ama her şeyden yemece!
  • Cuma tüm gün tam diyet modu, cuma akşamı bir gün evvelden kalanların atılmasına razı olamayıp, yine yemece!
  • Cumartesi tüm gün diyet modu, cumartesi akşamı mısır unlu hamsi (ama tava ): ama neyse ki, 1 saat spor :)
  • Ve Pazar sabahı uyandığımda midemde hissettiğim müthiş şişkinlik ve tokluk hissi üzerine kendine geliş:

Sabah 40'yürüyüş

1/2 bardak süt ve müsli
Öğle yeşil çorba
Akşam yeşil çorba
Aralarda su+metabolizma çayı




* * *

Bugün Mehtap'ın listesinde 3. haftama giriyorum. Aslında tartılma günümün 3. haftanın sonunda olması gerekiyor ama yarın ayın 4'ü olması sebebiyle "tartılmama" kuralını ihlâl etmem gerekiyor!

Yarın sabah tartıda göreceğim rakamın, son gördüğüm rakamdan az çıkması gerekiyor.

Öyle olmalı, olacak...

Lütfennnnnn!




1 Ocak 2010 Cuma

..ve bir ilan

Bir gazete ilanı:


Tüm zorluklar karşısında


Çetin CEVİZ olacağınız...


FINDIK kabuğunu


doldurmayacak sebeplerle


Kendinizi üzmeyeceğiniz...


FISTIK gibi


bir yıl dileriz.




Sizce kim vermiştir bu ilânı?


Evet, bildiniz:

:)))

Ben bu dileklere yürekten katılıyorum.

Reklamcılarını da kutluyorum.

mutluluk

Yılın ilk günü.

Biraz önce yılın ilk kahvaltısını yaptık güzel güzel...

Yılın ilk kahvesini yudumlarken, yılın ilk gazetesine göz atıyordum ki şu haber gözüme çarptı:

"Paranın satın alamadığı mutluluklar"

Ben de yılın ilk analiz yazısını bu haber içeriğini alıntılayarak yazayım dedim...

!!!

Yeter değil mi?

"yılın sonları"ndan sonra, bugün de etrafta "yılın ilk" lerinden söz ediliyor bolcana...

Ben de "bozmayayım, öyle giriş yapayım" dedim ama içime baygınlık geldi :( :)

Biz en iyisi o yazıya* dönelim:


Efendim, İngiltere'de 3bin kişiyle bir anket yapılmış. Anket sorusu "DÜNYANIN EN BÜYÜK MUTLULUĞU" imiş...

Gelen cevapları oranlarının büyüklüğüne göre sıralıyorum:

  1. Gece deliksiz uyku uyumak,
  2. En parasız anında cebinde 20-30 lira kadar para çıkması,
  3. Yatakta mutlu bir seks ve aşk.

İnsanı çok mutlu eden diğer küçük mutluluklar ise şöyle sıralanmış:

  • Ağlayana kadar gülmek,
  • Yeni yıkanmış çarşaflı (ben buna "ve ütülü" ilavesini yapıyorum) yatağa girmek,
  • Birilerini güldürmek,
  • Annenizin "Pazar kahvaltısı hazır" demesi,
  • Birinizin size güzel olduğunu söylemesi,
  • Şikâyet ettiğiniz kilolardan kurtulmuş olduğunuzu öğrenmek,
  • Güzel bir kitap okurken sıcak bir şeyler içmek

* Habertürk/Dış Haberler

. . .

Katıldıklarım var mutlaka ve ilave edebileceğim daha onlarcası...

Peki ya sizi neler mutlu eder? Düşününce, mutlu olabilecek aslında ne çok "şey"imiz olduğunun farkına varıyoruz. Yeter ki görmesini ve şükretmesini bilelim...

Keyifli bir gün olması dileğiyle...