20 Ocak 2011 Perşembe

ilk defa...

Bir yerlere gitmedim, buradayım.

Vazgeçtiğimden veya yine ipin ucunu kaçırdığımdan değil yazamayışımın sebebi; seneye biraz yoğun başladığımızdan oldu kopukluk...

Uzun zaman olmuştur; gripten bu kadar uzun yatmayalı ve ailemizdeki kişileri aynı mikrop sırayla vurmayalı... Neyse, geçti gitti şükürler olsun. Allah dermanı olmayan dert vermesin diye dua ettim hep, "buna da şükür"..

1 Ocak önce hastalık getirdi bana ama arkasından gelen günlerin getirdiği ise "umut ve güzellikler" oldu.

  • Mesela 5 Ocak! İlk defa deneyeceğim bir metodun ilk adımlarının atıldığı gün... Yıllardır sürüncemede olan 'zayıflama projem' için denemeye karar verdiğim yeni metoda ve kendime bir sene süre verdim. Ömrüm olursa, 5 Ocak 2012'de yapacağım bir yılın muhasebesinin özünde "başarı" olması en büyük dileğim.   
İlk defa, yeni bir yıla bu kadar net bir hedefle giriyorum ve ilk defa "bu işe" böyle uzun bir vade tanıyorum. Hayırlısı...
  • Galiba 2011 ilk'lerin yılı olacak benim için. Mesela ilk defa bu yıl, düzenlenen bir çekilişte hediye kazandım :)) Yok yok, milli piyango, loto, toto falan değil! Belki yirmi yıldır; ne piyango bileti alırım, ne toto-loto oynarım. "Emeksiz yemek olmaz, olsa da lezzeti ve bereketi olmaz" bence... Bu bahsettiğim; bir organizasyona katılanlar arasında yapılan bir çekilişte, organizasyona katkı veren bir katılımcının, kendi emeği olan bir çalışmayı, çekilişle bir kaç kişiye hediye etmesiydi. Kazandım! Gerçekten çok mutlu oldum. Buradan bir kez daha teşekkür ediyorum sevgili Pınar'a :)
  • İlk defa metrobüs'e bindim :) İşim veya sosyal hayatımda şimdiye kadar metrobüse ihtiyaç duymamıştım. Gerçekten büyük kolaylıkmış. Bu seneki kararlarımdan biri de; mümkün olduğunca toplu taşıma araçlarını kullanmak. Bunun için ilk defa "akbil" aldım :) Hatta bu hafta sonu gerçekleştireceğimiz 'şehir turu' için de, "otobüs/tren/vapur/metro/metrobüs"-artık ne uygunsa- kullanacağımız bir program yaptık. Bir tek minibüsleri hiç sevmiyorum! "İstisnalar kaideyi bozmaz!" ya; 'kural tanımazlık ve trafikteki diğer araçlara saygı' konusunda en zayıf halkadır toplu taşıma araçlarının içinde..
  • Brezilya Keratini yaptırdım ilk defa! Hani kalıcı fön olarak da bilinen uygulama. Aslında saçlarım düz ama çok sert bir yapısı var, zor bir saç... Şimdi; yıkıyorum, fön makinesiyle -sadece- kurutuyorum ve çıkıyorum. Çok ama çok memnunum :))  Dikkat! "Orjinal Brezilya Keratini kullanılan salonları tercih edin, İsrail mallarından kaçının" diyorlar...
  • A, bir de ilk defa Almanca öğrenme isteğimi hayata geçirdim. Her akşam 1 saat çalışıyorum; kitaplar, dvd ve tabii yardımcı hocalarım 'çocuklarım ve eşimin' desteklerini unutmamak lazım :) Aslında önceliği "unuttuğum" İtalyanca'ya vermek istiyordum ama hazır gönüllü hocalar varken bu fırsatı kaçırmak istemedim.

Kısacası 2011 hızlı başladı ama "sağlığın her şeyden önemli olduğunu; sağlık yoksa, gerisinin boş olduğunu" hatırlatarak başladı... Bu sebeple, grip salgınının çok yaygın olduğu şu günlerde öncelikle sağlıklı günler diliyorum herkes ve ailem için...



***



edit: "... bir sene süre verdim bu yeni programa" demişim ama devam edemedim! Sebepleri çeşitli; öncelikle inanmayı başaramadım! Sonra zamanlama harikası olarak, gittim; ne zamandır istediğim pastacılık kursuna kayıt oldum. Gerçekten dengesizlik şaheseri bir davranış; hem zayıflamaya para dök, hem pasta kursuna! E, n'oldu? Nefis pastalar yapınca, tabi ki bir güzel de yedim! 2011 yeme içme bakımından "sınır" sözcüğünün lûgattan kalktığı bir yıl oldu. Freni patlamış kamyon misali, önüne geleni silme-süpürme; arada 2-3, bilemedin 4-5 günlük mini diyet serpmeleri ile geçen aylar... Sonuçda 45 yılın rekoru bir kilo ile 2011'e veda (17.12.2011) !

3 Ocak 2011 Pazartesi

mazeret mi bu?


"Dereyi Görmeden Paçayı Sıvama"



Ama ben sıvadım! "Nasılsa yılbaşında 5 gün uzaklarda olacağım. E, liste de nasıl olsa delinecek! O halde şimdiden ufak ufak delinebilir" dedim ve deldim!

Sonra tatil işi yattı: "Hava muhalefetinden havaalanları felç" olduğundan!

Üstüne perşembe-cuma misafirler... Yetmedi; cumartesi sabahına hasta uyanıp, sonraki 3 gün boyunca su, ıhlamur ve çorbadan başka bir şey yiyip içememeden dolayı program dışına çıkmış oldum.

Kendimi iyi hisseder hissetmez, kaldığım yerden devam!


2 Ocak 2011 Pazar

kaç ada var çevrenizde?

"Thomas Cook, bir araştırma gezisi sırasında Atlas Okyanusu'nun bir yerinde; milyonlarca kuşun havada çığlıklarla daireler çizerek uçtuğunu görür.



Kulakları sağır edecek kadar yüksek sesle çığlıklar atan kuşlardan yorulanlar, okyanusun dev dalgalarına atılarak intihar ederler.


Bu olayı yıllar boyunca birçok balıkçı görür, birçok bilim adamı araştırır.


Kuş bilimcileri yaptıkları araştırmalarda göçmen kuşların farklı yönlerden gelerek okyanusta bu noktada birleştiklerini keşfederler; ancak intihar etmelerinin nedenini çözemezler.


Yıllar süren araştırmalar sonucunda bu trajik olayın yaşandığı yerde bir ada olduğunu, kuşların göç yolu üzerinde bulunan bu adanın deprem sonucunda okyanusa gömüldüğünü bulurlar.


İnsanların yokluğunu bile fark edemedikleri ada; kuşlar için göç yollarının vazgeçilmez durağıdır. Kuşlar, binlerce yıllık alışkanlıkla adanın yerini bilmektedirler ve yıpratıcı bir yolculuktan sonra aradıkları adayı bulamayınca yorgunluktan bitkin düşen bedenlerini çığlık çığlığa okyanusun sularına gömmektedirler?


Peki ya siz?


Sizin hiç bir adanız oldu mu? Yaşamın uzun göç yollarında size bir yudum taze soluk verecek,  yolunuza dinç devam etmenizi sağlayacak bir adanız var mı?


Bir gün yerinde bulamazsanız, ille de ulaşmak ve sığınmak için başınızın döndüğü ve dengenizi yitirinceye kadar kanat çırpacağınız bir ada yaratabildiniz mi kendinize?


Sınırsızca her şeyi paylaşabileceğiniz bir dost!


Yola birlikte çıkacak kadar güvendiğiniz bir arkadaş, daima huzur ve mutluluk verecek biri, ulaşmak için yıllardır uğraş verdiğiniz bir amaç edinebildiniz mi?


Yılbaşında şöyle daha bir yakın bakın çevrenize?


Size gelen, sizin gittiğiniz, sizi bulan, sizin bulduğunuz kaç ada var çevrenizde?


Kaç tane durup nefeslendiğiniz ada yaratmışsınız kendinize?"



CAN DÜNDAR






nasıl geçti?

Bu yılınızı iyi geçirdiniz mi?


Sağlıklı olduğunuz için hiç sevindiniz mi?

Bu yıl hiç gün ışığı ile uyandınız mı?

Kaç kez güneşin doğuşunu izlediniz?

Bir neden yokken kaç kişiye hediye aldınız?

Kaç sabah yolda bir kediyi okşadınız?

Bu yıl yeni doğmuş bir bebek parmağınızı sıkıca tuttu mu hiç?

Ve siz onu hiç kokladınız mı?

Yaz gecelerinde ne çok yıldız olduğuna hiç şaşırdınız mı?

Kendinize bu yıl kaç oyuncak aldınız?

Kaç kez gözlerinizden yaş gelinceye kadar güldünüz?

Yaşlı bir ağaca sarıldınız mı bu yıl?

Çimlere uzandığınız oldu mu?

Çocukluğunuzdan kalan bir şarkıyı söylediniz mi hiç?

Hiç suda taş kaydırdınız mı bu yıl?

Kaç kez kuşlara yem attınız?

Bir çiçeği dalındayken kokladınız mı?

Bu yıl kaç kez gökkuşağı gördünüz?

Ya da hediye alan bir çocuğun gözlerindeki ışığı?

Kaç kez mektup aldınız bu yıl?

Eski bir dostunuzu aradınız mı hiç?

Kimseyle barıştınız mı bu yıl?

Aslında mutlu olduğunuzu kaç kez farkettiniz bu yıl?

İyi bir yılın, bunlar gibi birçok "küçük şeye"e

Bağlı olduğunu hiç düşündünüz mü bu yıl?

Yayılın çimenlerin üzerine... Acele edin...

Er veya geç... Çimenler yayılacak üzerinize...

 
Can DÜNDAR