Tercihlerin ortaya konduğu, iradenin konuştuğu bir gün.. Ne zamandır kendimi böyle kısıtlamamıştım, bu yüzden o çatışma anları kolay geçti denemez.
Ne diyorum ben, değil mi?
Efendim, hafta sonu özel bir geceye katılacağız ama çok özel.. Katılanlar ile uzun zamandır görüşmedik ve bu çok özel gecede ben de güzel olmak için (aslında pazartesiden itibaren yapmayı planladığım ama bu hafta yoğun misafir kabullerim dolayısıyla erteleye erteleye bugüne sarkan) "dikkat etme" moduna girdim..
Baştan alırsam; son yazımda da belirttiğim gibi, aslında "ben diyet yapıyorum" asla diyemem çünkü yapmıyorum. Aslında bu programa başladığımdan beri bu böyle.. Bu diyet değil, sağlıklı yaşama programı.. Bir dönem için değil, ömür boyu.. Hep bu inanışla gitti 4 Mayıs'tan beri.. Hep kararlı, hep ölçülü.. Geçtiğimiz pazardan beri ise hemen hergün, ya çaya veya yemeğe misafirimiz vardı.. Hal böyle olunca; hazırlıklar buna göre oldu, menüler ve kaçamaklar da... Asla patlayıncaya kadar yemedim ama herşeyden yedim: Mayonezli salatalardan, böreklerden, pidelerden, dolmalardan, kıyır kıyır kurabiyelerden, keklerden, sütlü tatlılardan... Yeter saymayayım daha fazla.. Bazen tadımlık, bazen doyumluk, hep bunlardan yedim Pazar gününden bu yana..
Tüm bu kısıtlamasızlığın üstüne bir de malum dönemin yaklaşması sebebiyle oluşan şişkinlik eklenince, birden şimşekler çaktı beynimde ve 3 gün "kırmızı alarm" komutu verdim kendime..
Bugün 1.gündü ve bu yüzden zordu:
- Sabah 1 dilim -kendimin yaptığı- tam buğday ekmeği, beyaz peynir, domates, maydanoz, yeşil zeytin ve yeşil çay ile kahvaltımı yaptım..
- 1,5 lt.lik şişeye demlenmiş yeşil çay ve bol limon dilimleri koyarak gün içinde içmek üzere hazırladım..
- Bugün çocukları havuza götürdüm ve öğle yemeğinde pizza yemek isteyen çocuklarıma eşlik etmemek için kendimle mücadele ettim (1-0 öne geçtim bu mücadelede:))
- Öğle yemeği olarak 1 adet şeftali yeyip, yeşil çayımdan içtim..
- Yeşil çayımdan içtim..
- Çocuklar acıkır diye yanıma aldığım -evde yaptığım- peynirli, zeytinli poğaçalar ve cevizli keki kendime ikram etmemek için zor dayandım (2-0)
- Yeşil çayımı bitirdim ama tuvalete taşınmaktan da fenalık geldi :(
- Eve gelir gelmez çocuklara 1 bardak süt ve yanında yeni favorim sakızlı kurabiye ile kek verdim.. Kendime de duştan çıkınca 1 kurabiye+yeşil çay ile ödül vermeye karar verdim..
- Duşa girmeden -geçen haftanın misafir trafiğinin tartıya yansımasını merak ederek- tartıya çıktım (aslında gün ortasında tartılmak adetim değildir).. Önceki sayıyı yanlış hatırlayarak, kilo aldığımı sandım ve "al işte! yemeye devam et!" diye kendime tam kızıyorken, en son 94 olduğumu ve tartıda o anda görünen rakamın 92 olduğunun farkına varıp sessiz bir çığlık attım:))
- Duştan çıktım.. Kurabiyeleri ve keki deriinn koklayıp kapaklarını kapatarak dolaba kaldırdım (3-0)
- Bir şeftali yedim, 2 bardak su içtim..
- Akşam yemeğinde 1 büyük kase çorba içtim, z.yağlı yeşil salata, 1 dilim tavuk, acılı şalgam suyu içtim (acı biber metabolizmayı hızlandırıyordu galiba)..
- Daha evvel hep yaptığım, "çocukların yemediği veya bitmeyen az kalmış ama tekrar da ısınmayacak yemekler çöpe gitmesin, günah! hoop mideye!" uygulamamı bu akşam yapmadım ve o çok sevdiğim -dünden kalan ve belki yenir diye dökmeye kıyamadığım- patates salatasını üzülerek çöpe gönderdim (4-0)
- Akşam çocuklara meyve soydum, ben suyumu içtim..
- Birazdan yatacağım, midemde hafif bir kazınma duygusu var ama bu bana çok iyi geliyor.. Böyle yattığım zamanlar kendimi çok rahat ve mutlu hissediyorum.. Sabah da daha iyi kalkıyorum..
Şu sözü bir kez daha alıntılayacağım: "Her seçim bir kaybediştir. Her tercih bir vazgeçiştir çünkü..."
Bugünkü seçimlerimden dolayı çok ama çok mutluyum: Çünkü bu seçimler ile, yıllardır hamallığını yaptığım kilolarımı kaybediyorum. Kurabiyeleri seçmedim, akşam çekirdek keyfini de.. Ama özsaygımı duyumsadım bir kez daha.. ve bir kez daha "inanmak başarmanın yarısıdır" sözü gerçek oldu..
Bu cumartesi akşamı çok güzel olacağım :))