16 Aralık 2010 Perşembe

yeni sezon başladı

Bir kez daha döndüm kürkçü dükkanına. Bir kez daha o girdapta boğulmak üzereyken, bir el tuttu çıkardı beni o kısırdöngüden. Ve bir kez daha "bu kez son" deyip sarıldım listelere...


Can olmadan Canan anlamsızmış ya, Canan'sız da Can tad vermiyormuş.

Bu sebeple, sağlık sorunlarımdan sıyrılır sıyrılmaz düştüm yine Canan'ın derdine, yine o güzelliğin peşine. Çünkü Can derdindeyken öylesine boşlamıştım ki O'nu. Gözümde yoktu ne O, ne de O'na verdiğim sözler... Sonra bir an geldi baktım Can geri gelmiş ama içimde bir boşluk, hüzün kocaman... Doldurmak için lazım olmayan ne varsa yaptım ama dolmuyor...

Mutsuzluğumun tavan yaptığı bir akşam, oturdum ve koydum takkeyi önüme:

" Bak!" dedim.

"Nedir bu halin senin? Birini buluyorsun, diğeri gidiyor. Bu işte bir tuhaflık yok mu? Aslında ikisi de birbirini tamamlamalı, birbirinden ayrılmamalı. Galiba sende var bir tuhaflık!"


"Sen ki denge insanı olmalısın, sen "terazisin"! Evet, az değildir geçmişteki vukuatların, "dengeyi bulmak için yaptığın dengesizliklerle" meşhursundur. Ama "artık yeter!" demek vakti gelmedi mi? Ne kadar yoruyorsun kendini farkında değil misin?


"Hadi silkin ve ayağa kalk. Yıkılmadım, ayaktayım(!) de ama bu acılı bir arabesk parçanın sözleri olarak kalmasın. Yaşa, hisset!"


"Hadi ne duruyorsun, başla yeniden... Yeniden ve son kez!"


* * *


İlk gideceğim yere gittim, bana en iyi gelen yere; Mehtap'a...


6 aydır bana "güzelliği" hatırlatan herşeye kapatmıştım kendimi. Ne kendi blogum ne de diğerlerini canım hiç istemedi. Mehtap geldi ara ara aklıma, ama hiç gitmedim O'nun sayfasına da çünkü beni bu içine düştüğüm tuhaflıktan çıkaracaktı, biliyordum ama ben bu çukurdan çıkmayı istemiyordum. Hiç kimsenin elini istemiyordum.


Evet, tahmin ettiğim gibi. O yine bana iyi geldi.


"Hadi bakalım, toparlanın!" çağrısını 1 Ekim'de yapmış. Yani benim doğum günümde, beni de çağırmış. Ama duymamışım. Yeni kararlar, yeni başlangıçlar paylaşılmış. Güzel insanlarla çıkılan yeni yolculuğun otobüsünü kaçırmışım kılpayı.

Karar verişim ve O'na gidişim 12 Aralık akşamına rastlıyor, kendiminki değil ama oğlumun doğum günü miladım oldu, bir kez daha tuttum ellerini. Yeniden ve son kez...

Bilmem kaçıncı kez olacak ama ben söylemekten bıkmayacağım:

İyi ki varsın Mehtap... Sevgine, emeğine, cömertliğine teşekkür ederim.