11 Ocak 2012 Çarşamba

Aynı blog, farklı adres: TAŞINDIM

Her şey aynı; yani içerik olarak...

Sadece alan adını bundan sonra "www.terazim.blogspot.com" olarak girmek gerekecek.

Buradaki yazıların hepsini aktaramadım. Blogger delirtti beni. 1/3'ünü aktardı, kalanını "nuh dedi, peygamber demedi" aktarmadı gitti; hep hata veriyor. Yolculuğumun ilk bölümlerinin izleri hâlâ burada yani... Blogger'ın gönlü olunca kalan yazılar da gelecek yeni yere...

Ayrıca düzenli bir blog yazarı olmadığım, gelen yorumları zaman zaman çok bekletebildiğim, iade-i ziyaret konusunda da çok başarılı olamayabildiğim için; son zamanlarda yorum bölümü açık değildi. Mail ile iletişimi kullanıyorduk. Şimdi bu yeni adresle beraber, yorum bölümü de aktif.

Yolculuğun son bölümü için; buraya bir tık >>>

6 Ocak 2012 Cuma

90 Gün Diyeti: Analiz-3

Hastalandım. En son böyle ağır bir şekilde ne zaman grip olmuştum, hatırlamıyorum. 30 Aralık gecesi sağlam yattım, 31 Aralık sabahı hasta kalktım. Boğazımdan su bile zor gidiyordu. Ateş, üşüme, titreme nöbetleri, hastane, serum, iğneler, vs. derken; 4. günün akşamına doğru gözüm açıldı biraz... Ama öyle halsizdim ki, değil blog yazmak, TV bile açmadan sessizlikte yattım hep.

Nihayet bugün, "tartı günü" olması sebebiyle; bi gayret ölçümlerimi yaptım sabah... Aslında hastalanalı bugün 7.gün ve o periotlar, döngüler falan kalmadı maalesef! İnsanın hastayken gözü hiçbir şey görmüyor gerçekten de... Geriye dönük her şeyi gün gün yazacağım ama şimdi kilo analiz tablosuna bakalım:


Bu hafta verilen kilo miktarı, doğal olarak fazla görünüyor; çünkü doğru dürüst bir şey yiyemedim 7 gündür... Sabah portakal suyu içiyordum, öğleyin çorba, akşam çorba... 5.gün çorbanın yanında ekmek de yedim. Son iki gün de akşam yemeğinde kıymalı patates yemeği ve 1 dilim ekmek yanında...

Hastalıktan dolayı oluşan -3.2 kg. kaybın yanında; yağın azalmış ve suyun da artmış olmasına sevindim. Gelecek ölçümde "kg" bir miktar artış gösterebilir.

Gelelim diğer hususlara:

4. gün gözüm biraz açılınca, küçük oğlum yanıma geldi: "bunların hepsi, yememezlikten; biliyosun değil mi anne?" dedi. "Evet, oğlum, haklısın; aslında ben yiyiyorum ama ben şey kem küm..." diye geveledim bir şeyler :(

Büyük oğlum yılbaşı haftası eve gelmedi, yurtta görevliymiş. Bu yüzden hastalığımın ağır ilk 2 gününü görmedi. Ortanca oğlum pazartesi günü yanına gidince, söylemiş. Aradı. Güzelce fırçaladı: "Anne ya, kendine hiç bakmıyorsun! Şimdi benim sana bunları söylemem biraz tuhaf olacak ama bi kere doğru dürüst kahvaltı yapmıyorsun! Hep sen bize derdin; kahvaltı çok önemli, sakın atlamayın diye; şimdi senin yaptığına bak!" Ne denir ki; "tamam oğlum, haklısın, dikkat edeceğim, merak etme, vs.vs..."

Bu iki büyük eleştiri ile, zaten kafamda dönen sorular katlandı. Gerçekten yemediğim için mi bağışıklık sistememim zayıflamış ve ilk fırsatta da beni devirmişti. Ama yiyiyordum ben, her şeyden; her gün değil de, dört günde bir...

Pazartesiye kadar raporluyum, evde dinleniyorum. Bakalım aklım ilerki günler için nasıl bir yol çizecek bana...