14 Ağustos 2009 Cuma

hayır diyebilmek...

Bu sabah uyandığımda içimde dünden gelen hafiflik ve bunun yanında da "hayır demenin mutluluk ve gururu" vardı..


Sabah bir önceki ile aynı kahvaltımı yaptım ve sonrasında rutin ev işleri ile öğleni buldum. Bugün 13.00-16.00 arası okulda toplantım vardı.. Bunun için biraz da telaşeli, bitirip işlerimi yola çıktım. Ne çok su içtim, ne de öğle için birşeyler atıştırdım.. Aslında 1 meyve yiyebilirdim ama vakit olmadı..

Toplantı esnasında çayın yanında susamlı tuzlu ev kurabiyeleri-hani şu kandil simidine benzeyenlerden- ikram ettiler.. Neredeyse 1 veya 2 lokmalık olarak hazırlanmış bu kurabiyelerden 4 adet yedim.. Yani hazırlarıyla kıyaslarsak 1,5-2 adet gibi.. Bu sorun değil de tam çıkarken, bir arkadaşın çocuğunun mezuniyeti sebebiyle ikram edilen içi dolgulu çikolatayı kabul edip, mideye indirirken içimden kendime kızıyordum.. bu da "hayır diyememenin ağırlığı" idi işte.. ama hatır için.. Yapacak birşey yoktu..

Eve gelip, 17.00 civarı çocuklara çay ve poğaça ile kek ikram ederken, benim de aklım dünkü "sakızlı kurabiye"lerdeydi... ısıtırken kopan bir parça zeytinli poğaçayı ağzıma attım ve durdum.. Su içtim, gezindim.. Krizimin geçmesini bekledim.. Bu kurabiyeler bitmeden bana rahat yok! anladım...

Kendime yeşil çay yapıp, akşam yemeği hazırlığına başladım.. Yayla çorbası, salçalı biftek, makarna, fırın kabak (kabakları dilim dilim hazırlayıp, yağlanmış fırın tepsisine aldım..üzerine tuz serpip, tepsinin yağı ile harmanladım ve fırına verdim.. gerçekten çok hafif oldu), bol sarımsaklı yağsız domates sosu ve yeşil salata hazırladım.

2 küçük kepçe az taneli çorba içtim, sonra da üzerine 1 kaşık yağ gezdirdiğim salata ile domates soslu kabak yedim bol.. 1 tek tane de makarna yedim, göz hakkı diye.. Yoğurt yemedim, et yemedim.. Canım da istemedi zaten..

Şimdi de yine zahterli, karanfilli ve limonlu yeşil çay içiyorum..

İçim rahat ve hafifim.. Yarın sabah yine aynı kahvaltı ve sonrasında da sadece 1 meyve veya 1 kase çorba yiyebileceğimi düşünüyorum çünkü yoğun bir gün olacak.. Önce 2 toplantı, daha sonra da gece için hazırlık faslı var.. Bu sebeple yarın yazmam mümkün görünmüyor. Pazar günü de 1 haftalığına çıkacağımız tatil+iş gezisi (bu sefer çocuklarımızla:)) için hazırlanacağım ama fırsat bulur bulmaz yazacağım..

Herşey çok güzel olacak:))

13 Ağustos 2009 Perşembe

her tercih, bir vazgeçiştir...

Bugün zor bir gündü!

Tercihlerin ortaya konduğu, iradenin konuştuğu bir gün.. Ne zamandır kendimi böyle kısıtlamamıştım, bu yüzden o çatışma anları kolay geçti denemez.

Ne diyorum ben, değil mi?

Efendim, hafta sonu özel bir geceye katılacağız ama çok özel.. Katılanlar ile uzun zamandır görüşmedik ve bu çok özel gecede ben de güzel olmak için (aslında pazartesiden itibaren yapmayı planladığım ama bu hafta yoğun misafir kabullerim dolayısıyla erteleye erteleye bugüne sarkan) "dikkat etme" moduna girdim..

Baştan alırsam; son yazımda da belirttiğim gibi, aslında "ben diyet yapıyorum" asla diyemem çünkü yapmıyorum. Aslında bu programa başladığımdan beri bu böyle.. Bu diyet değil, sağlıklı yaşama programı.. Bir dönem için değil, ömür boyu.. Hep bu inanışla gitti 4 Mayıs'tan beri.. Hep kararlı, hep ölçülü.. Geçtiğimiz pazardan beri ise hemen hergün, ya çaya veya yemeğe misafirimiz vardı.. Hal böyle olunca; hazırlıklar buna göre oldu, menüler ve kaçamaklar da... Asla patlayıncaya kadar yemedim ama herşeyden yedim: Mayonezli salatalardan, böreklerden, pidelerden, dolmalardan, kıyır kıyır kurabiyelerden, keklerden, sütlü tatlılardan... Yeter saymayayım daha fazla.. Bazen tadımlık, bazen doyumluk, hep bunlardan yedim Pazar gününden bu yana..

Tüm bu kısıtlamasızlığın üstüne bir de malum dönemin yaklaşması sebebiyle oluşan şişkinlik eklenince, birden şimşekler çaktı beynimde ve 3 gün "kırmızı alarm" komutu verdim kendime..

Bugün 1.gündü ve bu yüzden zordu:

  • Sabah 1 dilim -kendimin yaptığı- tam buğday ekmeği, beyaz peynir, domates, maydanoz, yeşil zeytin ve yeşil çay ile kahvaltımı yaptım..
  • 1,5 lt.lik şişeye demlenmiş yeşil çay ve bol limon dilimleri koyarak gün içinde içmek üzere hazırladım..
  • Bugün çocukları havuza götürdüm ve öğle yemeğinde pizza yemek isteyen çocuklarıma eşlik etmemek için kendimle mücadele ettim (1-0 öne geçtim bu mücadelede:))
  • Öğle yemeği olarak 1 adet şeftali yeyip, yeşil çayımdan içtim..
  • Yeşil çayımdan içtim..
  • Çocuklar acıkır diye yanıma aldığım -evde yaptığım- peynirli, zeytinli poğaçalar ve cevizli keki kendime ikram etmemek için zor dayandım (2-0)
  • Yeşil çayımı bitirdim ama tuvalete taşınmaktan da fenalık geldi :(
  • Eve gelir gelmez çocuklara 1 bardak süt ve yanında yeni favorim sakızlı kurabiye ile kek verdim.. Kendime de duştan çıkınca 1 kurabiye+yeşil çay ile ödül vermeye karar verdim..
  • Duşa girmeden -geçen haftanın misafir trafiğinin tartıya yansımasını merak ederek- tartıya çıktım (aslında gün ortasında tartılmak adetim değildir).. Önceki sayıyı yanlış hatırlayarak, kilo aldığımı sandım ve "al işte! yemeye devam et!" diye kendime tam kızıyorken, en son 94 olduğumu ve tartıda o anda görünen rakamın 92 olduğunun farkına varıp sessiz bir çığlık attım:))
  • Duştan çıktım.. Kurabiyeleri ve keki deriinn koklayıp kapaklarını kapatarak dolaba kaldırdım (3-0)
  • Bir şeftali yedim, 2 bardak su içtim..
  • Akşam yemeğinde 1 büyük kase çorba içtim, z.yağlı yeşil salata, 1 dilim tavuk, acılı şalgam suyu içtim (acı biber metabolizmayı hızlandırıyordu galiba)..
  • Daha evvel hep yaptığım, "çocukların yemediği veya bitmeyen az kalmış ama tekrar da ısınmayacak yemekler çöpe gitmesin, günah! hoop mideye!" uygulamamı bu akşam yapmadım ve o çok sevdiğim -dünden kalan ve belki yenir diye dökmeye kıyamadığım- patates salatasını üzülerek çöpe gönderdim (4-0)
  • Akşam çocuklara meyve soydum, ben suyumu içtim..
  • Birazdan yatacağım, midemde hafif bir kazınma duygusu var ama bu bana çok iyi geliyor.. Böyle yattığım zamanlar kendimi çok rahat ve mutlu hissediyorum.. Sabah da daha iyi kalkıyorum..

Şu sözü bir kez daha alıntılayacağım: "Her seçim bir kaybediştir. Her tercih bir vazgeçiştir çünkü..."

Bugünkü seçimlerimden dolayı çok ama çok mutluyum: Çünkü bu seçimler ile, yıllardır hamallığını yaptığım kilolarımı kaybediyorum. Kurabiyeleri seçmedim, akşam çekirdek keyfini de.. Ama özsaygımı duyumsadım bir kez daha.. ve bir kez daha "inanmak başarmanın yarısıdır" sözü gerçek oldu..

Bu cumartesi akşamı çok güzel olacağım :))

4 Ağustos 2009 Salı

ah tatil!

Uzun, upuzun bir tatil oldu...

Geçen hafta döndüm ama herşey öyle yığılmış ki dinlendiğim onca zamanların acısını çıkartır gibi fazla mesailer ile açığı kapatmaya çalışıyorum şimdi de...

Bugün ayın 4'ü olmasa belki yine fırsat bulamayacak veya zorlamayacağım ama dedim ya! bugün ayın 4'ü... Yani tartılma ve hesap görme günüm :))

Yazacak çok şey var ama vakit yok! Şu yemek molasından çaldığım dakikalara sığdırabilecek kadarlık da olsa özet geçmem ise mümkün:

  • Tatilimin en keyifli kısmı bol bol "temiz" denize girebilmekti... Kâh dalgalı ve taşlı, kâh incecik kumlu ve durgun... Bazen mavi, bazen turkuaz, bazen lacivert... Ama temiz, ama berrak! Off! çok olmuş denizden böyle keyif almayalı :))) Şimdi bile düşündükçe içim ferahlıyor.. Ne şanslıyız böyle bir ülkede yaşadığımız için, değil mi?
  • Şimdiye kadar hiç çocuklardan ayrı tatil yapmamıştık. 10 gün kadar onları Bodrum'da halalarıyla bırakıp, eşimle şirketin organizasyonuna katıldık... Herşey yolunda, herkesin keyfi de yerinde olmasına rağmen; ömrüm oldukça ve şartlar elverdikçe çocuklarım olmadan tatile çıkmamaya karar verdim. Her gördüğüm çocuk, bizimkilere benziyordu.. Hep yemekler onların en sevdiği idi... "Keşke... " dedim durdum ve "bundan sonra çocuklarımda ayrı asla..." dedim...
  • Tatilimin ilk bölümünde çok kaçırdığım da oldu, çook dengeli gittiğim de... ama öyle çok yüzdüm ki, sanırım kilo verdim..
  • İkinci bölüm ise biraz daha "hareket bakımından durağan, yemek bakımından aktifti" :(( Aslında yemeklerde dikkat ettim ama kaçamaklar konusunda çok zayıftım ve sanırım bu sürenin sonunda ilk bölümde verdiysem bile geri geldi.
  • Son 1 haftadır, işe geldiğimden beri ise yediklerimde kontrolüm yoktu, yani özel bir yemek yapmadım, ne çıktıysa onu yedim.. Sadece miktarları az tutmaya çalıştım. İşte bilgisayar başında ve akşamları yorgunluktan, hep oturdum maalesef.. hareket "sıfır".. iyice şiştiğimi hissediyordum...

Bu sabah tartılmak vaktiydi... Yine digital olmayan tartımda, gözlerim tam seçemeden, küsuratları algılayamadan gördüğüm rakam: 94

Yani 1 kilo gitmiş 1 ayda..

Ben çıkan rakamdan mutluyum çünkü buraya ne kadar yazsam veya yazmasam da yediklerimi, yaptıklarımı ben biliyorum ve bunların sonucunda -1 kilo oldukça iyi...

Şimdi önümüzdeki ay için hedef kilo koymak istiyorum aslında ama bu çalışma temposunda da zor görünüyor... Neyse, bakalım önümüzdeki günler ne getirecek.. Çünkü 1 haftalık daha tatilim olacak ama zamanı belli değil.. Ayrıca Ramazan da geldi sayılır.. Herşey birkaç gün içinde netleşir diye umuyorum..