18 Aralık 2010 Cumartesi

aynada ben

Bugün cumartesi ve uzun zamandır ilk kez evimdeyim.

Bunun için midir bilinmez ayrı bir hoşluk var içimde. Evimi seviyorum. Hele bir de yetiştirecek işler, beni strese sokacak sorumluluklar yoksa (mesela ev temiz, çamaşır-ütü sorunu halledilmiş, misafir gelme ihtimali yok, akşama yemek planlaması yapılmış ve bir hazırlık gerekmiyor, vs), yani gün benimse daha da seviyorum evimi ve başlıyorum "ne gibi değişiklik yapsam" diye düşünmeye...

Evin herhangi bir odası o gün nasibini alabilir; ya bir koltuğun, ya da bir dolabın yeri değişir büyük ihtimalle... Veya dolapların içi "yeniden ve farklı şekilde" düzenlenir (gerçi bunu son zamanlarda sadece kendi dolabıma yapıyorum çünkü aradıklarını bulamadıkları gerekçesiyle çocukların homurtuları yüksek sesle çıkar oldu :)

Eğer çok enerjik ve keyifliysem, "saklı bahçem*"i ziyaret ederim.

*İptal ettiğim tuvalete raflar, vs. yaptırdım ve küçük bir ardiye haline getirdim. Orası "benim" saklı bahçem! Benden başka kimse girmez, girmeye de teşebbüs etmez zira "atma özürlü" olduğum için zaman zaman "çöp oda" olmasına ramak kala kurtardığım bir yerdir orası.

İşte keyifli olduğum bir zamanda da orayı temizlemeye girişirim. İşim bittiğinde çöpe giden poşet sayısı o günkü performansımın ölçüsüdür :))

Biraz önce "3 yarım meyveli meyve salatası+3ceviz+7-8 küçük siyah kuru üzüm"den oluşan ara öğünümü yedim. Küçük hobi balkonumu ve oturma odamı "yeniden" düzenleyeceğim öğle yemeği saatine kadar... Sanırım bu hafta IKEA'ya gitmem gerekecek. DVD'ler için portatif raflardan almam lazım. Bizim marangoza sordum, deli bir fiyat çıkarttı. Gerçi IKEA'dan alınanlar için de montaj derdi var ama seviyorum bu işleri neyse ki... 2 haftadır elimde çekiç, çivi, metre; duvarları revize ediyorum, daha doğrusu duvarlardaki resim, tablo, tabak ve benzeri aksesuarları yeniden yapılandırmayla haşır neşirim :)

Gerçekten seviyorum bu işleri. Sorarlar ya, "bu mesleği seçmeseydiniz, ne olurdunuz?" diye.. Eğitimini aldığım meslek ilk hedefimdi ve Allah yardım etti, kazandım, okudum. Ama olmasaymış da severek yapacağım daha nice iş sayabilirim şimdi. Fakat uzun soluklu olur muydu, işte onun garantisi yok! Çünkü bir şeyi "ben istediğimde ve istediğim zaman" yapmalıyım. Zorlama zamanlara sıkıştırılmış işler beni boğar. Bunun için de "hobisini meslek olarak yapanlara" gıpta ettiğim anlar oldu ama hemen çark ettim. Çünkü iş gönüllülükten zorlamaya dönecek, bu da benim için "çöküş" demek!

Bu yüzden "feci kararsızlığımla" seçtiğim hobimi, "ayran gönüllülüğümle" her an terketme ihtimalim varken, bunu bir de meslek/iş olarak lanse etme gereksizliği(!) ortada...

Biliyorum tuhaf bir yazı oldu ama sebebi var... Mehtap sayesinde tanıştığım burçdaşıma "ben nasıl bir teraziyim"e örnek olsun diye yazılmış bir yazı bu... Hepsi bu değil tabii ama şimdilik yeter! Terazi olmayanlar ve/veya terazi burcuyla ilgilenmeyenlere tuhaf bile gelebilir. Çünkü mantık/ölçme-biçme her zaman ve her konuda işe koşulsa da zaman zaman mantıksız/anlamsız işler de benim beceri alanımdadır :((

:))

Sevgili burçdaşım, bakalım bu burcun bendeki yansımaları sendekiyle örtüşüyor mu?

Sevgiyle, iyi bir hafta sonu olsun...