3 Aralık 2009 Perşembe

anlayana...

İnternet yok!

İş anlamında hayatımızda ne büyük yer kapladığını, kesildiği anda hissettiğim boşluktan anlıyorum.

Sabah beri ne yapacağımı bilemeden dolandım, durdum... Sonra "biraz temizlik yapayım pc'mde" dedim, masaüstüm yine almış başını gidiyordu çünkü... Biraz derledim, toparladım ama o da bitti...
"En iyisi" dedim, "biraz yazayım, internet gelince de yayınlarım".

Biraz önce sabah kahvemi içerken, bir yandan da dün hissettiğim duyguların bugün iyice hafiflemiş olduğunu düşünüyordum. Zaten bu inişler çıkışlar olmasa, hayat da yaşanılmaz olmaz mı?

Dün o ruh halinde çok kızgın ve kırgın olduğum birine ulaşmaya çalıştım. MSN'de çevrimiçi görünüyordu. Bir iki hal hatır cümlesinden sonra bekledim, cevap yazacak, ben de içimi dökeceğim ama cevap yok... "Demek pc başında değil" dedim. Sonra iş güç unuttum gitti... Akşamüzeri cevap geldi, "iyiyim, sen nasılsın... bilgisayarı açık bırakıp çıkmışım, dönünce gördüm iletini..." Okudum ama cevap yazmadım... Zaten bu sefer de ben çevrimdışı göründüğüm için, "yok" olmak işime geldi. İçimdeki kırgın ve kızgın "ben" tamamen olmasa da biraz sakinlemişti gerçi ama içimden ne sabahki gibi O'na çıkışmak ne de halini hatırını sormak geldi. Kapattım MSN'i...

Sonra...
Sonra şöyle bir yazı çıktı karşıma bir konuyu araştırırken:

"Bu hayatinizi değiştirecek.90/10 sırrı inanılmazdır! Çok azımız bunun farkındadır.

Sonuç Pek Çok insan gereksiz yere stresten, dertlerden, problemlerden ve bas ağrısından acı çekmektedir.
Bu sır nedir?


Hayatin %10u, sizin başınıza gelenlerden oluşur. Hayatin diğer %90ina ise sizin bu başınıza gelenlere nasıl davrandığınızla karar verilir.

İnsanlar anlamsız şeyler söyler ve yaparlar. İnsanlar hasta olurlar. Arabalar bozulurlar. bir seyler olur, bütün planlarımızı alt üst eder. Trafikte bir sürücü canimizi sıkabilir v.s. Bu %10luk kısım tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşir.

Diğer %90lik kısım farklıdır. Diğer %90lik kısmı siz belirlersiniz. nasıl? Olaylara yaklaşımınızla!
Bir örnek verelim:


Ailenizle kahvaltı yapıyorsunuz. Kızınız, kahve fincanına çarpıyor ve bir fincan kahve gömleğinizin üzerine dökülüyor. Biraz önce olan olay üzerinde hiçbir kontrolünüz yok
Sonradan olacaklar ise sizin davranışınıza göre belirlenecek.

Lanet ediyorsunuz. Kahveyi üzerinize döktüğü için kaba bir şekilde kızınızı azarlıyorsunuz. Kızınız üzülüyor ve ağlamaya başlıyor. kızınızı azarladıktan sonra esinize donuyor ve kahve fincanını masanın kenarına Çok yakın koyduğu için eleştiriyorsunuz. Bunu kısa bir sözlü tartışma takip ediyor. öfkeyle üst kata çıkıyor ve gömleğinizi değiştiriyorsunuz. Aşağıya indiğinizde kızınızı, ağlamaktan dolayı kahvaltısını bitirememiş ve okul için hazırlanamamış bir halde buluyorsunuz. Kızınız otobüsü kaçırıyor. Esinizin ise gitmek için hemen çıkması gerekiyor. Hemen aceleyle arabanıza koşuyorsunuz ve kızınızı okula bırakmak üzere hareket ediyorsunuz. Geç kaldığınız için, saatte 90 km hız sınırlaması olmasına rağmen saatte 120 km hızla gidiyorsunuz. 15 dakikalık gecikmeden ve hız limitini astığınız için ödediğiniz 60 milyonluk trafik cezasından sonra okula ulaşıyorsunuz. Kızınız size Hoşça kal demeden binaya koşuyor. Ofise 20 dakika gecikmeyle geliyorsunuz ve evrak çantasını evde unuttuğunuzu anlıyorsunuz. Gününüz korkunç bir şekilde başladı! Devam ettikçe kötüleşiyor, daha da kötüleşiyor sanıyorsunuz. Eve gitmeyi dört gözle bekliyorsunuz. Eve ulaştığınızda esiniz ve kızınızla olan ilişkilerinizde araya sıkıştığınızı sanıyorsunuz.

Neden?
Sabahleyin nasıl tepki verdiğinize bağlı olarak!

Neden kotu bir gün geçirdiniz?
A) Kahve sebep oldu

B) Kızınız sebep oldu
C) Polis sebep oldu
D) Siz sebep oldunuz

Cevap D şıkkı. Kahvenin dökülmesinde sizin bir kontrolünüz yoktu. Sizin gününüzün kotu geçmesine o 5 saniye içindeki davranışlarınız sebep oldu.

Olabilecek ve olması gereken ise şöyleydi:

Üzerinize kahve döküldü. Kızınız ağlamak üzere. Siz nazikçe Tamam tatlım, bir dahaki sefere biraz daha dikkatli olman gerek diyorsunuz. Havluyu kaptığınız gibi üst kata çıkıyorsunuz. gömleğinizi değiştirip, evrak çantasını aldıktan sonra Aşağıya iniyorsunuz ve ayni anda pencereden kızınızın otobüse bindiğini görüyorsunuz. Kızınız geri donup el sallıyor. Siz ve esiniz ise gitmek için birlikte çıkmadan önce öpüşüyorsunuz. 5 dakika önce ise geliyorsunuz ve çalışma arkadaşlarınıza neşeli bir şekilde selam veriyorsunuz. Patronunuz ne kadar güzel bir günde olduğunuz hakkında konuşuyor.

Farka bakin!

İki farklı senaryo. İkisi de ayni başladı. İkisi de farklı bitti.

Neden?

Nasıl tepki verdiğinize bağlı olarak. Gerçekten olanların %10unda hiç bir kontrolünüz yok.
diğer %90i ise sizin tepkinizle belirlenir."


İşte böyle... O karmaşık duygular içindeyken karşıma çıkan yazıya "tesadüf" demek mümkün mü?