25 Kasım 2009 Çarşamba

hesap kitap

Nedense bu aralar canım hiç tartıya çıkmak istemiyor. Bunu genelde şu şekilde okumak gerekiyor: "ipin ucunu kaçırdın.. göreceğin rakam ile dudağın uçuklamasın istiyorsan, uzak dur tartıdan..." Her gün tartıya çıkıp, gramları saymak ne kadar hatalıysa, tartıyı tamamen yok etmek de o kadar sakıncalı. Kontrol olmayan yerde, kontrolsüzlüğün getirdiği rahatlık da sorun yaratabiliyor işte...

Belli bir forma girmek için kendime tanıdığım sürenin bitmesine 52 gün kaldı. Aslında 15 Kasım-15 ocak arasını hedeflemiştim ama şaştı yine hesaplar ve boşa gitti 10 gün.. Önümüzdeki bayram sebebiyle de 3-5 gün sakata gelebilir. Oydu buydu derken bana kalan net 45 gün desem, 45 günde hangi noktaya gelebilirim acaba?

Biliyorum ki kilo vermek hiçbirşey... Allah'a şükür ki, eğer şu boğazımı tutarsam, kilo verebiliyorum. Forma girebilmek, sarkmadan veya hortlak gibi olmadan, gözlerin altı çökmeden vücudun toparlanabilmesi tüm olay.. Bunun için de spor, spor, spor... Başka yolu yok bunun, biliyorum.

Biliyorum da, eski konsantrasyonuma bir türlü geri dönemiyorum. Halbuki son bir kaç gündür, yine motive edici nice güzel sözler geldi farklı kanallardan ve ben çok çok mutlu oldum. "Evet," dedim kendi kendime, "tüm bu güzel sözlerin devamı gelmeli ama sen böyle devam edersen, yakında duyacağın sözler -aa, yine mi kilo aldın?- şeklinde olacak"...

Hayır, yine başa dönmek yok.

Başa dönmek demek, .......... .

Yazmayacağım benim için bunun ne anlama geleceğini çünkü bunu yaşamayacağım.

Teslim olmak yok. Daha evvel oldu, daha evvel başardım, yine olacak... Başaracağım!