12 Aralık 2011 Pazartesi

Yeni Gözde: 90 Gün Diyeti


12 Aralık 2010...

"Döndüm ben"dediğim, bilmem kaçıncı kez "kararlı bir şekilde" başladığım tarih.

"Mutlu mesut" veya "tıngır mıngır" devam ederken, bir şey oldu. Şimdi hatırlamıyorum ama koptum işte... Sonra boşluk... Derken TV'de gördüğüm bir doktor; ilgi çekiciydi anlattıkları... İnanmaya razı aklımı ve ondan daha razı midemi çeldi; çünkü cazip geldi listeleri: "Karboksipunktur" denen tedavi yönteminden bahsediyorum.

Bir heves başladım. Üstelik 10 dakika bile sürmeyen seanslar için az buz yol da katetmedim. İyi de para verdim. Sonra ben sisteme alışmadım, sistem de benim gibi bir --------- ile uğraşamadı. Bir de bu arada -ne zamandır düşündüğüm ama hayata geçiremediğim isteğimi- gerçekleştirdim. Beğenilirdi yaptıklarım ama bir de profesyonelinden öğrenelim bakalım diye 4 haftalık bir pasta kursuna yazıldım. Oraya da iyi para verdim ve ulaşmak için az buz yol katetmedim. Sonuçta şimdi daha harika pastalar yapıyorum; hem katettiğim yollara, hem verdiğim paralara değdi. Ama "karboksipunktur" masal oldu! Hâlâ alacaklı olduğum seanslarım var. Bana bıraktığı "atalet" duygusu da bonusu oldu maalesef. Paraya acımıyorum, çıkacakmış demek ki; ama kaybettiğim zamana ne demeli. Bu sistemden sonra "tekrar başlama" yetimi kaybettim. Daha kötüsü umursamamaya başladım, kabullenmiştim artık; "ben böyleydim işte!"

12 Aralık 2011...

Tam bir sene sonra yeniden "geri dönmeye ve yeniden başlamaya" karar verdiğimi yazmak için buraya geldiğimde baktım ki; DEJAVU! Ama koskoca bir sene kayıp, o ayrı!

Bulduğum sisteme gelince; önce uygulayanlardan duyduğum, sonra internetten araştırdığım bir diyet modeli bu: 90 Gün Diyeti.

Çünkü;

Bana lazım olan, değişik bir sistemdi. Bilindik, daha evvel yaptığım olmasın; beni heyecanlandırsın ki uzun soluklu olsun istiyordum. Ne kadar sağlıklı olduğu da hiç ama hiç önemli değildi; çünkü ben zaten ipin ucunu kaçırmıştım. Biraz toparladıktan sonra, zaten neyi nasıl yapacağımı biliyordum. Önemli olan şimdi beni bu ölü toprağı serpilmiş halimden çıkaracak, yine hayaller kurdurup hizaya çekecek olan bir sistemin içine girmekti; gittiği yere kadar...

Yarın başlıyorum.