1 Nisan 2010 Perşembe

nisan


Şu saatlerde dışarıda "işte bahar" dedirten bir hava var. Kuş seslerine, bahçede ders yapan çocukların cıvıltısı karışıyor. Öğleden sonra güneşi odayı doldurmuş, sıcacık ama bunaltmıyor. Hele de nisan yağmurları başlayınca, değmeyin keyfime :))




* * *

Bugün detokstan sonraki ilk normal kahvaltımı yaptım. Canım uzun zamandır, ama epey uzun zamandır haşlanmış yumurta istiyordu ne hikmetse... Halbuki çok sevmem, midemi de rahatsız eder bazen. Ama bu isteğe kayıtsız kalmadım, "demek ki vücudum istiyor" dedim ve yedim. Hiç de dokunmadı.

Bazen gerçekten de vücut sinyal verebiliyor. Mesela -evde kendim yapmazdan evvel- yoğurt da çok sevmezdim. Meyveyi de öyle aman aman aramam. Fakat bazı günler canımın deli gibi yoğurt istediğini ve kaşık kaşık yediğimi veya koca bir meyve tabağını silip süpürdüğümü de bilirim.

Demek ki vücut kendi kendini temizlemeye programlı aslında. Yeter ki, verdiği sinyalleri dinlemesini bilelim...

* * *

Tartılmaya 3 gün kaldı.

Geçen ay "pas" demiştim. Bu ay öyle bir lüksüm yok. Takke düşecek, kel görünecek.

Neyse ki, son bir haftada şu detoksla biraz toparlanma sağlandı. Şimdi 3 gün dikkat etme modunda gidip -ki yarın 3 günlüğüne seyahate çıkacağım için, ne kadar dikkat edebilirim, bilmiyorum- tartı gününe en azından vicdanen rahat girmek niyetindeyim.

Sonrasında, yani 5'inden itibaren, yepisyeni bir azim ve kuvvetle burada olacağım. İnşallah!

İçinizin fıkır fıkır olduğu,
kiloların tıkır tıkır gittiği,
kıpır kıpır bir nisan diliyorum herkese...