26 Mart 2010 Cuma

Arınma Günlerim 2

2. günümdeyim.

Ruh halim çok iyi. Kendine verdiğin sözü tutmanın hafifliği mi desem, yapabiliyor olmanın verdiği mutluluk mu bilmiyorum... Bildiğim, o kararlı hâlim geri geldi!

Fiziksel olarak yorgunluk var biraz, ki sanırım malum dönemle ilgili o da. Bir iki güne geçer.

Bu yorgunluk sebebiyle, 2 sabahtır saati spor için kurmama rağmen kalkamadım. 3 farklı zamana kurmuştum alarmı, 3ünü de kapattım, daha doğrusu kapatmışım, hatırlamıyorum :(( En son okul saatine kurulu alarm çalınca fırladım! Az daha çocukları okula hazırlamaya geç kalıyordum. Öyle bir uyku ve pestillik hâli yani...

2 gündür evde olmam şans. Beslenme saatlerim bu yüzden çok düzenli. Yemek listemi diğer bloguma yazıyorum, anı olarak kalsın diye :))

Bu hafta bitince, tartının ibresi aşağıya doğru çevrilince, "başarıyorum" duygu ve görüntüsü kendini hissettirince, o bloga da buradan link verebilirim belki. Çünkü ancak o zaman bir değeri olur, mücadelenin canlı tanık blogu(!) sıfatıyla…

***


Sabahları, evde olan sebzeleri sıkıyorum katı meyve presinde. Beyaz lahana, maydanoz, pazı, elma, havuç ve bunlara 1 tatlı kaşığı z.yağ ekliyorum ki, havuçtaki A vitaminini alabileyim.

Yarın semt pazarına veya markete gideceğim:

sabahları sıkmak için:lahana, elma, havuç, ıspanak, pancar, maydanoz,

salata için: ıspanak, maydanoz, tere, roka, kıvırcık,

yemek için: brokoli, karnabahar, enginar, vs.. alacağım...


***

Mercimek çorbamda un, yağ yok... Düdüklüde pişirdim ve blendrdan geçirdim. Tuzsuz çok zor yedim ki; çorbaya, hele de mercimek çorbasına bayılırım aslında... Bol limon sıktım içine, dün akşam pul biber attım, bugün onu da yapmadım ve sadece 4-5 kaşık içebildim, bıraktım. Hazır canım istemiyor, zorlamanın ne gereği var canım :)


***


Yemeklerimi,

  • düdüklüde,
  • kendi suyuyla veya gerekirse 1/4 çay bardağı su ekleyerek,
  • 1 kaşık z. yağ ile
  • tuzsuz,
  • pişme derecesi çok az

olacak şekilde pişiriyorum.

***

Salatama Antep'ten gelen nar ekşisinden koyuyorum. Aslında elma sirkesi ve limon da kullanmam lazım. Ama nar ekşisini çoook seviyorum. Bir de bu acaip bir şey (şimdi yazarken bile ağzım sulandı:)) şişeyi kafama dikip içesim var, öyle hoş bir lezzet yani... Galiba "tatlı nar"dan yapılanlar böyle oluyormuş. Yalan olmasın, eşim öyle söyledi. O'na söyleyenlerin yalancısıyız biz de :))

Bugün öğleyin kıvırcık salata yaptım, üzerine maydanoz ve dereotunu bütün koydum. 3 adet kırma yeşil zeytin (çiftlikten gelen) ve 2 cevizi de elimle kırıp üzerine serpiştirdim. Ceviz ve zeytin olduğu için, z.yağı koymadım. Sadece nar ekşisi............................:)))))

***


Öğle yemeğinden 2 saat sonra 1 meyve yedim, dün de bugün de... 2 meyve de olabilir sanırım ama istemedi canım... Tek meyve saatim bu.


***

Saat 16.00-17.00'de yeşil çay ile beraber; hurma, incir, kayısı, ceviz, fındık, badem, siyah üzüm yenebilir. Dün uyuduğum için bu saati kaçırdım. Akşam yemeğini erken yedik, ben de akşam yemeğinden sonra siyah üzüm ve sarı leblebi yedim. Saat: 20.00'de yeme eylemi bitmişti... Belki yine öyle yaparım, bilmiyorum.

Kampta, bu kuruyemiş faslı saat 17.00'deydi. 20.00'den sonra bir şey yenmiyordu. Ama kendi sitelerinde akşam 21.00'e kadar bu bahsettiğim kuruyemişlerin yeşil çayla yenebileceği söyleniyor.

Yani, içinden nasıl geliyorsa, öyle yap.

İçindeki ses -ama taâ içindeki- seni kandırmaz, nefsin istese bile!


***

Burada "nefs" ile ilgili güzel bir yazı var. Yazının sahibiyle de tanışın ve irade ne imiş, isteyince nasıl olurmuş, bir kez daha tanık olun...

Ben hayran oldum. Hem iradeye, hem tarza...